At arabası

At arabası

Ankaranın Kösreli Kızığında
Topuk amca diye tanınıp sevilen sevgi dolu bir ihtiyar yaşardı,geçimini bir at arabası ile  ,genelde pazardan veya sebze halinden aldığı malları köylere getirir satarak geçimini sağlardı 
    Komşuları ona topuk amca derler,cocuklar ise köye her gelişinde bazen balon  bazen sakız dağıttığı için ona sevgi dede adını takmışlardı,tek başına yaşıyor olmasına rağmen,komşu  cocuklarının sevgisi ve ilgisi sayesinde kendini hiç yalnız hissetmiyordu,bazen karlı ve yağmurlu havalarda cocukların evlerine bizzat kendisi gider,kendi hayatından eskiye dair hikayeler anlatır cocukları mutlu ederdi.
    Bir sonbahar günü sevgi dedenin köye geliş saatleriydi kimse dedeyi görmemişti kadınlar kendi aralarında birbirlerine sordular,hiç biri ben gördüm demedi ,herkes meraklandı ,kahvede oturan köyün erkeklerine  haber verildi,merakla sevgi dedenin eski küçük evine bakmaya gittiler,
   Dedenin evin,kapısı kapalıydı ,fakat  yerden yüksekliği iki metre kadar olan evin  penceresinden içine baktılar salon penceresine asılmış perdenin yarısı açık ,içi gözüküyordu,dede orda yoktu,bir diğer komşu evin arka kısmına düşen odaya doğru dolanıp içeriya baktığında,ordan dedeyi gördü,yol tarafında birlikte geldiği komşularına telaşı gitmiş sesle ,burda burda merak etmeyin dede evde yatıyor dedi.
   Aralarında en tecrübelisi olan osman ,olmaz öyle şey ,,,,sevgi dede bu saatte yatmaz camına vuralım uyansın,hasta olabilir ,,,,dedi.vurdular,vurdular,vurdular ama dede uyanmadı,meraklar telaşe dönmeye başladı,daha abartılı şekilde camları biri sağdan biri soldan tıklatıyor ancak dede uyanmıyordu.
   Karar verdiler muhtarın gözetiminde kapıyı kırıp içeri girdiler
   herkesi büyük bir üzüntü ve hüzün sardı, sevgi dede ölmüştü.
köylüler o günü üzüntü ve topuk dedenin dostlarını karşılama ile geçirdi
   Ona güzel bir mezar yapmaya karar verdiler,ve bunun içinde dedenin arabasını satacaklardı,iyi bir para veren müşteri bulundu topuk dedenin atı gözyaşları içinde arkasında taşıdığı arabası ile köyü terkediyordu,
sahibinin ölümünden haberdar olan atın çektiği acı komşularından daha fazla idi,yıllarını daha yavru iken geldiği dedenin yanında  geçirmiş,onu bir gün bile bırakmamıştı,bazen yanına gelip onu tımarlarken dile gelip konuştuğu zamanları aklından hiç çıkmıyor  anıları beyninde dönup duruyordu.
     Atı alan adam atın ızdırabından habersiz elindeki ince uzun sopayı taşa vurur gibi atın sırtına vuruyordu,köyün dışına kadar çocukların sevgi dedesinden ilk defa ayrılan at yaşadığı üzüntü ile sırtına inen sopanın acısını duymuyordu bile ama son inen sopa vucudunda kocaman bir şişkinlik yaratmıştı,
her parayı veren bir at alabilirmi,
atı sevmiyen at alamamalı diye düşündü,
ama çaresizdi,dişlerinin arasına girmiş kocaman bir gem vardı ve bu böylesine insafsız bir adamın elinde idi
sırtına inen bu son sopa acımanın ötesinde bir ızdırap vermişti,birden koşar adımla istemsiz bir şekilde şahlandı,arabanın sırtındaki gaddar yeni sahibinin dengesini bozdu boş bulunan adam yere yuvarlanıverdi,yerdeki çakıl taşları vucudunun birçok yerine battı acı içinde idi,
o haliyle bile kin ve kızgınlık içinde ,,, ,,,
    At koşmaya devam ediyordu ,özgürdü,arkasından bağıran adamı dinlemeye niyetli değildi,önünde bir viraj vardı döneceği sırada önüne cıkan kamyonu görünce ürktü,korktu ve durdu ,ne yapacağını bilemiyordu .,kamyonundan inen adam ata ve sahibine iyilik yapma duygusuyla gemini tuttu,kafasını okşayıp sevdi,yavaş yavaş sağa doğru çekerek orda küçük bir agacın gövdesine bağladı .
   Atın sahibi uzaktan topallıya topallıya geliyordu,hırslanmış bir biçimde atın yanına geldi,homurdana homurdana ipi cözüp arabaya bindi gemini yavaşça gitmek istediği yöne çevirdi ,sanki intikam alır gibi sopasını birkez daha sırtına yapıştırdı,
sırtında şişmedik yer kalmamıştı,adam hırslandıkça at hızlanıyor du korkmaya başlıyan adam gemine öyle bir asılıyorki atın ağzı sırtına yapışacak gibi, nihayet kızaklıya kızaklıya durdu.
   adam tuhaf biriydi ne yapacağı belli olmuyordu,tekerleklerin önünde fren vazifesi gören zincirle ana gövdeye bağlı çelik takozu dönmeleri engellemek için altına koydu,genelde park için yada yokuş aşağı beton zeminde arabanın hızlanmasını engellemek için kullanılan bu parça takozu yerleştirdikten sonra tekrar arabanın üstüne çıktı ,atın dizginini bırakıp sopayla vurmaya başladı,kendince daha henüz yeni aldığı atı terbiye ediyordu,,,,
    At arabaya asılıyor ama  mümkün değil bir santim ilerlemiyor
 sırtına sürekli sopa indiriliyordu,intikam aldığı belliydi.
     bu olanları karşı tarafta bulunan evin birinin penceresinden izliyen cocuğun biri alel acele üstü dantela ile örtülü telefona koştu ,babasını arayıp birşeyler söyledi ,at ve sahibi mucadeleye devam ederken aradan geçen kısa bir zaman sonra yanlarına hızla bir otomobil yanaştı,daha araba durmadan evin penceresinden bakan cocuğun sesi duyulmaya başladı ,,,,baba,baba,,,,kocaman ,kocaman sarıldılar,cocuğunu kucağına alan adam yerinde sayan atın yanına gitti,atın sahibi tam olanlar anlaşılmasın diye araba yanlarında durduğundan beri atı kamçılamıyordu,cocuk babasından evvel atın kafasını sevmeye okşamaya başladı baba da aynı şeyleri tekrar haldeydi ,aradan birkaç dakka geçti adama selam verip ,,,sen bu ata kaç lira verdın diye sordu ,adam şaşkınlık içinde idi,ne diyeceğini bilemedi,,,sizi ilgilendirmez diye tersledi,baba ısrarla aslında cevabını bildiği soruyu tekrarladı,sakin ve karalıydı,bu atı satarmısın, 
alıcısı nın kararlılığı karşısında ,,nasılsa bu at yola gelmiyecek düşüncesi ile,,,
evet satarım ama arabası bende kalacak dedi,,
baba hızlı cevaba şaşırmıştı beklemeden 
tamam olur dedi.
   Çocuk hem atı kurtarmış hemde kurtardığı atın sahibi olmuştu
   Atı satan adam arabanın dümenini omuzuna almış ayaklarını sürüye sürüye çekiyordu,çocuk o minik kalbiyle sevinç içinde ev yolunda babası nın kucağında atıyla birlikte giderken,adama bile acıdı beyni fakir insanların cebi de fakir olur diyen babasının ne dediğini pek anlıyamasada at sahibi olmanın ona arkadaş bir hayvan sahibi olmanın sevinci içinde idi geri dönüp kendisini sürekli kamçılıyan adama baktığında ,öyle bir kişnediki,bunun sevinçten olduğu her haliyle belliydi
atın kıymetini bilmiyenin sırtına arabası binermiş,,,,baba ve çocuk gülüşüp atlarını birkez daha sevdiler,bol yemli bir samanlığa koyup uzun uzun birlikte yaşamak üzere ahırı kapattılar.