Hamsi ile Hamsiye

Hamsi ile Hamsiye

Son bahar aylarının en sert talgalarının yaşandığı günlerden biri idi Karadeniz bu sezonda neyi ne zaman yapacağı belli olmıyan davranışlar içinde, dalgalar bazen cok sakin bazen birden bire beş metreyi buluyor .sabah erkenden daha hava aydınlanmadan denize vira sefer eden lerden
    büyük ve küçük teknelerinin bir kısmı açık denizde mahsur kalmışlar kurtulmaya dua ediyorlardı
bu balıkçı teknelerinin biri büyük bir ağ atmış içine doldurduğu hamsi sürüsünü teknenin ayıklama ve depolama bölümüne vincin çektiği torbalaşmış ağı indireceği sırada kopan bu fırtınanın kendilerini batıracağı korkusu içinde havada bekletiyordu.
    hamsiyenin hikayesi burda başladı
    o güne kadar kimseye yakalanmamış taş gözlü çiçek dedikleri hamsiye daha ne olduğunu anlamadan ,kendi üzerine yığılı arkadaşlarının kendisini ezmemeleri için bulduğu boşluklardan habire yukarı çıkıyor du fakat yukarı çıktıkça sular eksiliyor hava alamaz duruma geliyordu ,
    kaptan makarayı bıraktı ,torbalaşmiş hamsi sürüsünün tamamını depoya boşalttılar,her biri diğerinin üzerinde sağa sola dağılıp üst üste binmiş şekilde depolandılar.
   taş gözlü çiçek hamsiye böyle bir durumla daha önce hiç karşılaşmadığından,kendisinden daha büyük olan birine yanaştı,ne olduğunu sorduğunda aldığı cevaptan hiç hoşlanmadı,hatta kendince sinirlenip sağa sola birilerine değen kafalar atmaya başladı ,zaten herkes can derdine ,nefes derdinde cırpınıp dururken bu sanki herşey normalmışta bilgisizliğine sinirleniyormuş gibiydi.
   Taş gözlü çiçek hamsiye yi yakalayıp karaya götürmek istiyen kaptanın derdi başka o gemisini kurtarma hatta canını kurtarma telaşında,bukadar yükle gemisini bu dalgalı,fırtınalı denizden çıkarması mümkün değil tuttukları balıkların bir kısmını boşaltma talimatını çalışan personele bildirince içi balık dolu ağ denize boca edildi,tüm diğerleri gibi hamsiye de kurtulmuş oldu.
   Kurtuldu ama öylesine korkmuş ve sinirlenmiştiki yakalanmadan önce birlikte olduğu gurup arkadaşlarından birkaçını buldu oturup konuştular ,hep birlikte o bölgeden uzaklaşmak için hızla sahile doğru yüzdüler,deniz hala durulmamış dalgaları kayaları parçalamak istercesine sahile vuruyordu,fakat onlar yollarına devam ettiler,maksatları bir daha balıkçı ağlarına düşmemek olan bu küçük balık sürüsü,iki günlük kaçıştan sonra marmara denizine ulaştılar.
    Balık aklıyla artık kendilerini yakalıyan o tekne buralara gelemezdi,,,,
    halbuki balıkçı teknesinin ulaşamıyacağı yer yoktu,,,
    Bu duyguyla suyunu tam sevmediği bu denizde yaşamayı kabüllenmişti
taş gözlü çiçek hamsiyenin,sırtı geniş boyu karadenizli balıklardan uzun bir hamsi ona 
buralarda çok bilinen cinsten değilsin diye sordu,hamsiye hemencecik hikayesini anlattı,hikayeyi dinliyen sırtı geniş hamsi aynı ehlikenin buralardada var olduğunu söylediğinde ,hayal kırıklığına uğradı,bunca yolu boşa gelmişlerdi,geri dönmekte mümkün değildi,sırtı geniş hamsi ,bize katılın birlikte daha güzel yem ve yön buluruz,mutlu olursunuz dedi.
   Marmara denizi etrafında kurulu fabrikaların atıkları ile sahil boyu yağ ve katı atıklarla kirlenmişti ,taş gözlü çiçek hamsiye her sahile yosunlara dalmak için  gittiğinde üzüntü ile geri dönüyordu,bu duruma alışık olan marmara hamsisi onu ara sıra teselli ediyor alışmasını bekliyordu,bu durumların sıkça yaşanıyor olması onları birbirine daha çok yanaştırmıştı,ve ömürleri burada böyle devam edip gitti