KIRMIZI KARINCA

KIRMIZI KARINCA

Karanlık bir mağara sıcak ama nemli.Bir yerlerden sürekli esen bir meltem mağaranın içine dogru esiyor .İçinde bulunduğu ılık su dolu yumurta çatladı kafasına yapışık anteni dışarı sarktı,sonra kafasını  dışarı çıkardı ,Gözlerini açınca,korku ve heyecan içinde neler olduğunu anlamaya çalıştı olmadı,biraz hareket edince yumurtanın şekli değişti,dik durumdan aşağı yöne hareket edince biraz daha çatlıyan yumurtadan ,akan su ile birlikte dışarı fırladı
       Anne babası olmalıydı ama kim,evet kim di ,kim  olduğunu bulmak için gözüne kestirdiğine doğru yaptığı ilk hamlede kocaman bir anten darbesi ile yönünü değiştirdi,yanına düşen kendi gibi bir yavru da ayni durumda ve çaresiz bir arayışla anne babasına bakıyordu,dert ortaksa iş te ortaktı ,ona doğru baktı ,biraz puslu biraz karanlık,yeni açılan gözler tam seçemeyınce tereddütle bekleyip ilk tanışma hamlesinin karşıdan gelmesini bekledi,yok ondada o cesaret cıkmadı ,biraz daha öne doğru gitme hamlesi yapınca ,beyaz bir sürü yumurtanın içinde kendisinin bir önceki halinde olan larla karşılaştı,durdu bakmakla görme arasında bocalama tam gözünün açıldığı zamana kadar devam etti.
    Kocaman karıncalar arasında hiç durmadan hızla hareket eden bir ordu vardı,muntazam bir düzen,muntazam bir iş bölümü ve hızla yerine getirilen vazife.
    Çatlamaya yakın yumurtaların yeri diğer yumurtalardan ayrılmış ve hayatın kapalı kısmında yaşanan kısmına konulan  yumurtaların çatlamasından sonra etraf temizlenerek ,eski haline getirilen bölümlere konulmuşlardı,burası adeta ilk dünya penceresi idi
     Büyük karıncalar yeni dünyaya gelen karıncaları eğitime alırlar,her büyük karıncaya eşit sayıda yavru verilir ve her yavru karınca bunları annesi zannederek hayata başlar,onları dinler,hayata öyle hazırlanır.
    Nihayet bir haftanın sonunda kendisine sahip çıkan uzun ve kalın antenli bir karınca cıkmıştı,onu annesi sanıp bütün duygusallığını ona vererek itaat ediyor,her soyleneni ezberledikten sonra çocukluğun verdiği özgür oyunlarını kendi yaşıtlarıyla oynuyordu,.Oyunların içindeki disiplin ve kurallar daha çok büyüdükten sonra kullanılacak hayat straejisinin olduğunu bilmeden geçen bir aydan sonra ona annesi ilk işini oyunun parçası sanan kırmızı karıncaya verince ,annesine olan sevgisi  dahada  artti,kendini bağımsız ve güçlü hissediyordu,oyun kolaydı,kesilen yaprakların taşimasını yapan büyük karıncalar sonra yuva denecek olan mağaraya bırakacak kırmızı karınca ve kendi si ile birlikte doğup büyüyenlerle birlikte onları üst üste dizecek,başlarında bulunan bir başka ağabeyleri olan siyah karıncanın gözetiminde kuleler şeklinde istifler  oluşturulacak tı,
     Kendini işe yarar biri olarak görmeye başlamış,bundan duyduğu sevinçle arkadaşlarına şakalar bile yapmaya başlamıştı,yaprakları dizdikleri kulelerin üzerine hep o çıkıyor,ordan düşme numarası ile iki elini ayakları ile birleştirip top haline geliyor öylece aşağı kadar yuvarlanıyordu.
      Mağaranın içine esintiler kesilmiş havalar düzelmiş,günlerin güzelliğine rağmen hala gün yüzü görmemiş olmanın stresi ile ağabeyilik yapan siyah karıncadan izin isteyip dışarı çıkmayı düşünmüştü,ağabeyi sert mizaçlı pek gülmiyen biri idi ,cesaret edemedi,vaz geçti istirahat zamanı karanlığın çökmesi ile başlar güneşin doğmasına kadar devam eder ,öyle ise annesine söyliyecek dışarı çıkacaktı,ama niye ise kendi boyunda ve seviyesinde olan kardeşlerinin  hiçbirinde böyle bir istek yoktu,yada kendisi ile paylaşılmamıştı,karışık kafası ile daha henüz çok küçük olan antenlerini birbirlerine doliyarak yattı,sabahın olduğunu ,ağabeyleri siyah karıncanın antenlerinden gelen titreşimleri ile anlıyorlardı,kalktı ,bu gün de aynı şeyler,tekrarlandı ,büyükler dışarıdan getirdikleri doğranmış yaprakları yere bıraktılar ,bunlar dizdiler.belliki bugünde aynı şeyler
       Yok böyle beklemekle olmaz bu gün akşam olunca  cesaret edip annesine söyliyecek izin alıp dışarıyı görecekti.
       Gitti yanaştı annesinin antenlerine süründü ,hiç karşılık alamadı,sırnaşmalar para etmeyince ,direk olarak derdini anlattı,ben sabah dışarı çıkmak istiyorum,hep aynı şeyleri yapmaktan bıktım dedi,keşke demez olaydı daha henüz olgunlaşmamış incecik belini annesi  bildiği büyük siyah karınca kerpeten gibi ağzna alıp karşı duvara kadar fırlattı,şaka zannetti ama azdaha sakat kalıyordu ,geri dönmeye cesaret edemedi,onlarca karıncanın aptalmısın sen bakışlarına maruz kaldı,sindi ağrıyan belini duymadı bile ,niyesini düşünmekten,kendisine olan bakışlarında farkına varamadı,biri  bile cesaret edip  yanına yanaşmadı ,kırgın ,yorgun,dinlenmeye çekildi.
        Mağaranın üç katı vardı birinde kendi gibi yavruların çıktığı beyaz minik yumurtaların bulunduğu oda onun altında bir bodrum ,bu bodrumda getirilen malzemelerin işlenmesi için atölye gibi kullanılan bir bölüm ve nihayet mağaranın en son çıkış noktası olan bölümde büyük karıncaların dünyayı görüp,dışarıdan gelen gideni kontrol ettikleri geniş avlulu,nizamlı temiz bahçe girişi.
      kırmızı karınca henüz bunlardan habersiz  kendisini anlıyacak birini bulmak ve beklemekle meşgul iken ,mağaranın girişine konulmuş kalın belli ve büyük antenki kocaman siyah karıncalar,henüz zamanı gelmedigine inandıkları  yavru kırmızı karıncalara dışarıya çıkış izni verinceye kadar  orda kalacaklardı.
        Gün gelmişti aradan kocaman iki ay geçti yetişkin ve içine içine bilgi alan,toplıyan,korkakların sürekli kendisinden kaçtığı ancak oyundan hiç vazgeçmiyen ,kulelerden sürekli yuvarlanarak inen hareketli  biri olmuştu,siyah karıncalar artık emin di bunlar dışarı çıkartılabilir,eğitim tamamdı,zaman tamamdı,dışarıdan taşınması gereken ler için küçük ve hafif işler yapabilirlerdi.
    Tek sıra,boğazdan geçer gibi dümdüz,mağarayı çıkıncaya kadar sağı solu fazla incalemeden,mağara ağzına gelinecek ordan öğretildiği ve daha önca ağabeylerinin yaptğı gibi kışlık hazırlıklara ava beslenmeye çıkılacak.
herkes sevinç içinde ,antenlerin yaydığı sevinç titreşimleri mağarayı yıkacak gibi.
    Mağara iki kocaman çam ağacının arkasına sıkışmış kocaman bir kaya parçasının altına yapılmış,etraf çam ağaçları ile dolu,ancak arazi meyilli ve yağmur yağdığı zaman kayanın etrafındaki toprağı kazıdığından mağaranın ağzını suyun ulaşamıyacayı yüksekliğe koymüşlar ve ilk çıkan için gerekli tırmanıştan sonra avluya sonra geniş bahçeye iner.Avluya çıkar çıkmaz gördükleri aydınlığa ,kocaman işıldıyan güneşin ne olduğunu bilmeleri mümkün değil,hele kapıda devasa siyah karıncaların sert bakışları arasında nizamı ve intizamı bozma tehlikesi ile karşı karşıya iken birine bir şey sormak ne mümkün.
       Ayrı bir dünya,yeniden doğuş,sessiz cığlıkla avluya oradan bahçeye indiler,açılmış yolda yürüyüp belli mesafelerde kapıda bekliyenler kadar olmasada kocaman kocaman karıncalar duruyor ,takip edilen izlerle  aynı aileden olduklarını ifade eden selam şekli antenleri tokuştura tokuştura ilerliyorlardı,karşılarına gelen bir küçük yaz bitkisine tırmanıp onun yapraklarını taşıyabileceği kadar kesip omuzlayıp mağaralarına getirecekler ve daha önce kendilerinin yaptığı istifleme işini yapan kendilerinden daha genç olan karıncalara verecekler,iş bu ama ,bu iş bile olsa oyun gibi bir iş,çok keyifli,mağarada kapalı kalınan onca zamandan sonra bu büyük bir nimet.
       Sevinç doluydu denileni yaptı daha önce bir kısmı  koparılmış parçadan biraz daha koparıp sırtına aldığı yaprakla geldikleri yolu geri dönmek üzeye yola koyuldular,ilginçtır içindeki heyecanı paylaşacağı kimseyi bulamıyordu,olsun ,dışarı çıkmıştı ve çok mutluydu.
      Ertesi gün,ertesi gün ,daha sonraki gün ve günlerce ayni şeyleri yaptılar,yol aynı yol ,kendinden önce birileri açmışlar,yanlarda her zamanki gibi iri siyah karıncalar,nizam ve intizamı sağlıyor bunlar a verilen işi yaptırmakla görevlilerce takip edilip rutin hayat devam ediyordu.
    Bu gün anten titreşimlerinin frekansı değişti,sanki başka bir güne uyanmış gibi siyah karıncaların iş dağıtımını yapanlar değişmiş daha dik antenli omuzlarını kıpırdatmadan yürüyen tipler vardı,komut şekilleride değişmiş ve bu gün yaprak kesme işine gidecek ekibin içinde olmadıkları söylendiğinde rutin hayattan kurtulma sevinci ni yaşama şansı zannederek ,günlerini  güzelleştirdiler,,ayrı bir açılmış yol ve açılmış yolun getirdiği ayrı bir bölge,burada daha genişletilmiş ve düzeltilmiş bir arazi etrafı temizlenmiş ,tam bir oyun sahası,fakat disiplin artmış,talimatlar daha sert tonda,kimse ne yapacağını bilmiyor emir komuta zinciri içinde sadece söyleneni yapıyor.
      Anten seviyeleri aynı olanları ikiye ayırıp karşılıklı halde dizdiler,aralarına biraz mesafe bırakmalarını sonrada bel kırmaca oynıyacaklarını söylediler,oyun basit anlatımıyla rakibi kaldırıp ters yatırarak arkadan kavrandıktan sonra ön ayakları ile arka iki ayağı arasındaki bağlantıyı engelliyerek rakibin size hamle yapmasını engellemek.
       Rakipte kırmızı idi ve  kendisi kadar güçlüydu ama daha önce annesinin duvara fırlatığından aldığı tecrübe ile rakibinin işini kolaydan bitirince ,onları takip eden siyah karıncaların dikkatini çekip seçilmişlerin arasına girmeyi başardı.
    Kendine güveni artmıştı,bedeninin,belinin kuvvetini hiç düşünmeden ,beyninin ve kerpeten gibi ağzını öyle bir kullanıyorduki,ona daha önce eziyet olsun diye verilen sert yaprakları kesmesinin faydalarını şimdi görüyordu.
        Eğitim tamamdı,şimdiye kadar yapılan ların gerçek uygulamasını yapma zamanı gelmişti,habersiz,ne yaptığını,ne yapacağını bilmeden,sonuçlarının kime fayda sağlıyacağını bilmeden ,sadece söyleneni yapmak,zaten böyle eğitim verilmişti.
     Yeni bir yol,yeni bir yön,yeni bir ordu,yeni arkadaşlar,yeni bir hedef yine sevinç yine heyecen,ama şimdi söylenen oyunda yapılan beli kırma ve elleri ile ayaklarını birbirine kavuşturmalarını engelliyecek şekilde birakma nın gerçeği yapılacak,çünki bunlar düşman ve yuvamıza tehlike teşkil ediyorlar,başka çaremiz yok önünüze geleni devireceksiniz.
        Gidilen kısa bir mesafeden sonra karşılaştıkları ve yine kendileri gibi kırmizi olan karıncaların tamamının işini bitirdiler,hiç direnmemişler yada direnememişlerdi,beklide beklemiyorlardı,beklide kendileri gibi kırmızı oldukları için düşmanlıklarını oyun zannederek,aynı karşılığı vermedikleri için yenilmiş ve bu tarafın zaferi ile bitmişti.
     Kırmızı karınca galibiyetin keyfi ile ama muntazam olan disiplin ile mağarasına döndü,ama kafasındaki soruların cevabını bulamadan ertesi günün komutunu yerine getirmek üzere uyudu.
   Yeni komut,dün gidilen yoldan gidilip savaşın galibiyetini yaşandığı yerden  az daha ilerdeki bir başka çam ağacının dibindeki bir başka karınca yuvasındaki küçük beyaz yumurtaların kendi mağaralarına taşıma işini yapmaktı,gittiler ve zaten dün askerlerinden temizlenmiş yuvadan bütün beyaz ve tertemiz olan yumurtalar alınıp getirildi,yine sevinç titreşimleri ile mağarada adeta bayram havası vardı ama kırmızı karınca huzursuzdu,
    Karar verdi annesi bildiğine soracaktı,niye kendiside annesi gibi siyahlaşmıyordu daha onu anlamadan ,nasıl oluyorda bütün çalışan ve savaşan karıncaların niye kırmızı olduğunu soracaktı,çaresiz yanaştı,sorunun sorulmasından hiç hoşlanmıyan siyah karınca ona bir günlük açlık cezası verdi,çıkmıyacak ve yemiyecek ti,işte merak ve merağıncezasını gördü.
     Çalınan yumurtaların bulunduğu  o kocaman karıncaların sıkı sıkıya korudukları dar girişi olan  bölümde birçok şeyi bilen ve takip edip merağını arıyan kırmızı karınca yumurtaların yavru olmasını doğmasını bekledi,yeni yavrular doğup renkleri belli olmaya başlayınca anladıki bunlarda kendi kardeşleri idi,iyi de neden zorla ve savaşla ordan burya alınıp getiriliyordu.
       Kırmızı karınca antenlerini ellerinin arasında dolaştırırken mağaranın bir başka bölümünün daha var olduğunu duydu,kimselere fark ettirmeden orayı bulması lazımdı,zaten kafası sürekli  cevapsız sorularla meşgul iken daha fazlasını kaldıramazdı,merağı cesareti ile birleştirip duyduğu bölümü aramak adına yola çıktığında antenleri tokuşturmadan gitmesine kimse anlam veremedi ,zaten bilinen biri olduğu için fazlada ilgilenmediler.
         Bu başka bir yoldu,mağaranın üst kısmından kocaman çam ağacının yere doğru eğilmiş dalının altına adeta arılar gibi asılı bir yuva yine kendisininde tanıdığı o kocaman siyak karıncalar kapısında bekliyor,içeri girmek istedi üç kocaman siyah karınca birden saldırdı,biz aynı mağaranın karıncasıyız anlamına gelen bütün anten tokuşturmalarına rağmen dinlemediler,eğer daha öncaki beli ellerinden ayırma teçrübesi olmasaydı kesin olarak belini kırarlardı yüksekliği fırsat bilip yuvanın asıldığı çam dalından aşağı atlıyarak ellerinden kurtuldu,saldıran siyak karıncaların yerlerinden ayrılmaları yasak olduğu için peşlerinden gitmediler ancak antenleri i,le gerekli mesajlar gerekli yerlere gönderdiler.
    Anlaşılması güç,anlamsız,amaçsız gelen bu olaylar onu  büsbütün yalnız bıraktı ormanın içine doğru tek başına ,yolu izi olmıyan,kimselerin bulunmadığı yerler,derinliklere doğru gitti sonra kendini kuşlardan da koruyacak kalın bir yaprağın altına sakladı ön elleri ile yaprağın damarlarına tutunup geldiği ve onca olayı yaşadığı mağarasını seyrederek uyudu.
   Sabahın olması daha önceki günlerin alışkanlığı ile aynı anda uyanması  ile bekli oldu,iş ve alışılmış rutin hayata dönme şansı yoktu,artık aranan düşman haline gelmiş ti.
     Birkaç gün sonra yeni duruma alıştı selamsız sabahsız kaygısız ve gerçek bir kırmızı  karınca olmuştu,altına sığındığı yaprağı benimsemiş orayı yuvaya cevirmişken,görünen mesafede yüzlerce kendi gibi kırmızı karıncanın anten titreşimlerini duydu gördüğü şey muntazam bir disiplin ve irade ile kendisinin girmek istediğinde daldan aşağı atılan sıyah karıncaların çok sıkı olarak korudukları  mağaranın o gizemli tarafına saldırıyorlardı,kafası daha da karıştı.
      Saldırılan yer mağaranın en korunaklı tarafı idi her kapıda iki asker karınca varken burada bazen sekiz bazen on kocaman karınca nebet beklerdi,mağaraya taşınan bütün iyi yiyecekler önce burya gider sonra ordan kalan ve gelen ler ile diğer karıncalar alır beslenirlerdi.Burası anaç karıncanın yaşadığı  kraliçe odası denen yerdi,buranın düzenide ,güzelliğide çok farklı  
      Şimdi o hiçbir taraftan değildi,gelenler kendi gibi kırmızı karınca,diğer tarafta kendisinin doğup büyüdüğü magarası,sabredip beklediğinde gördüklerine  inanamadı,daha önce kendisinin yaptığını şimdi kendi gibileri yapıyordu ,ordaki bekçi ve askerleri etkisiz hale getirip,yumurtaları çalıp yuvalarına götürüyorlardı,belli ki kendi ırklarını çalıştırmamak ve savaştırmamak için  her koloni karşı kolonı den ve başka zannettiği başka renkteki karıncaların yumurtalarını  savaşla ,çalarak,getirdikleri kendi  yuvalarında doğmalarını sağlıyarak onlara siz burya aitsiniz i öğreterek düzenlerini yürütüyorlardı.
       Güya kendi kolonisini  paşalar gibi yaşamak için aldıkları karşı renkteki kolonilerde aynı şeyi yapınca kendi kendilerine esaret yaşatmiş oluyorlardı
    Anladı ama mutlu olmadı,anlamak mutluluğa yetmedi,