Kardejo

Kardejo

Yahudiler israile göç etmeden önce izmir ve istanbulda yaşadıkları özel tasarımlı yaşam  alanlarına verilen isimdir
Mimarisi genelde anadoludaki gibi orta avluya açılan kapılar dan ibaret olup ortak wc ve banyo kullanılır mutfak ve tek odadan ibaret otel tipi konutların halk dilinde adı  Kardejo yani Yahudihane idi.
   1950 yılına kadar yaşamlarını burda sürdüren yahudiler daha sonra ekonomik seviyelerinin de yükselmesi ile İsrsil e gitmiş ve bir çoğu da geri dönmemiştır.
   İstanbulda özellikle aynı yerde ve birlikte olmak istemelerinin altında birbirlerine olan bağlılıkları nın yanında sürgün gelmelerinin üzerlerindeki etki vardı.
hemen hepsi  bir önceki neslin öğrettiği bir mesleğe sahip becerikli insanlardı, her işte yer almış ama hiçbir işte cıraklık eğitimi almadan işe başlamamışlardır, bu insanların bugün için bilinen bütün başarıları bu disipline borçludurlar.
   
1492 yılında Endülüs devletinin haçlılar tarafından oluşturulan ortak güç ile yıkılmasından sonra bugünkü  İspanya devleti kurulmuştur.
   Yeni kurulan devlet sadece müslümanları değil Yahudileri de ve kendileri gibi olmıyan herkesi devletlerinden kovmuşlar,bu göç ün tamamı o zaman osmanlı toprağı olan şimdinin Tunus Cezayır istanbul İzmir Selanık Edirne olmak üzere geniş bir coğrafyaya dağılarak Türk topraklarını kendilerine vatan seçmişlerdi.
   Yahudi olmaları,Türk toplumu ile yaşamalarına engel olmamış tam tersine beşyüz yıllık birlikteliklerinde hiçbir ayrılık gayrılık yaşanmamış et ve tırnak gibi olmuşlardı.
  İstanbulun dışında kalan hemen tüm Yahudiler de aynı şekilde hayat tarzi benimsemiş ti aslında bu yaşam biçimini oluşturan duygu yurtlarından kovulmaları ile başlıyan yaşam kaygılarını birlikte gögüslemek ten kaynaklanmış yanlızlığı ve çaresizliği yenmek adına geliştirilmiş daha sonra bu davranışlar pröfesyönelliğe evrilerek birliktelik kültürünü ticarete taşıyarak şirketler,holdinkler fabrikalar kurarak  kendi toplumlarının geleceklerini ekonomik ve sosyal manada kaygısız hale getirmeyi başarmışlardır.
 
   Hem birlikte olup hemde bağımsız alanların yaratıldığı alanın adı Kardejo dur
bugün pek kalmıyan bu tür yaşam alanlarını hemen her Yahudi gelecek neslin bilinçlenmesi adına sözlü aktarımlar yaparak biliçlerini canlı tutmaya çalışır,bunu sadece kültürlerinin muhafazası için değil aynı zamanda varlıklarının devamının mecburiyeti olarak görürler.
  Kullandıkları isimlerin anlamları da kendileri için çok önemlidir
Sami-Riva-Avram-Alber-Etham-Asher-Simon-Benjamin-tilda-Eliza-Ezra-Sadie  en çok kullandıkları isimlerdır.
  İstanbulda yaşıyan Sami dede oğlu Avrama anlattıklarını kendi yaşamış gibi olayların tamamını iliklerinde hissedercesine hayata bağlanmış sadık ve dürüst bir tüccar olmasına rağmen Kardejoda yaşamaya devam ediyor hemen çoğu akrabası olan komşularını bırakıp imkanı olmasına rağmen gidebileceği daha iyi yaşam şartlarının bulunduğu müstakil eve gitmiyordu,torun Alber ile İstanbulun en çok bilinen Mısır çarşısındaki kuyumcu dükkanından her gelişinde hemen herkese az da olsa bişeyler alır getiriyordu.
   Torun Alber biraz daha büyüyüp etrafındaki diğer yaşıtları ile temasın getirdiği bilgi ve onun doğurduğu istekle olmalı ara sıra babasına Kardejodan çıkmaları gerektiği konusunda düşük tonda sözler söylemeye başlamıştı.
   Avram bu işin varacağı noktayı kestirmiş olmalıki hemen dedenın yanına usul ve adapla oturup bu durumun sağlıklı neticelenmesi için yapması gerekenleri ve tavsiyelerini almıştı.
   Sonuç hiçte alışılmış bilindik bir sonuç değildi,Sami dede artık Kardejo dan ayrılma zamanını geldiğini yavaş yavaş bu işe kafa yormaları gerektiğini söylemişti.
 
   Avram işyerindeki komşusu Ahmetle söhbet ederken konuyu açtı ve kendi mahallelerinde bir yer bulmasını istedi,ertesi güne bir poğram yapıp Ahmetin mahallesine bakmaya gittiler,akşam onları misafir eden aile nın samimiyeti Avramı öyle etkilemşti ki duyguları kabarmış onlara yaptığı iltifatlarla evden çıkarken,Kardejo dan ayrılmaları halinde hiçbir pröblemin yaşanmıyacağına kanaat getirmişti.
   Aile meclisi sayılan Kardejo daki tüm yaşlılar bir araya toplanıp durumu müzakere ederlerken torun Alberin başlattığı talep olan taşınma zamanının geldiği konusu gelirleri düşük  iki kişi hariç herkes tarafından kabul edilmişti,onlara da gelir seviyeleri yükselinceye kadar ortaklaşa bir sermaye verileceği belirtilerek pröblem aşilmiş tı.
   Şimdinin Galata semti o zamanların orta sınıfını yaşadığı nezih bölgelerden biri idi,Ahmetin kendi evine yakın bir arazinin alınmasına karar verildi,sahipleri ile birkaç evin karşılıksız yapılması karşılığında anlaşmayı yapıp Ahmetin kefaleti ile araziyı aldılar.
 
   Hemen her işlerini yeni komşularının yardımı ve desteği ile tamamlayıp evleri oturulacak hale getirdiklerinde aradan bir yıl geçmişti,
torun Alber çok mutlu,artık sınıf atlamış kendini otel tipi konuttan kurtarmış bağımsız oda mutfak banyosu olan daha insani yaşam biçimini yakalamış ve Kardejodakilere de sebep olarak yakalatmıştı.
   Kendince toprak avlusunda mile oynadığı ana giriş kapısının gıcırdısını,akrabaları olan komşularının pencereden pencereye muhabbetlerini hatırladıkça özlemmi yoksa nostaljik duygular mı bilemediğ düşüncelerle de ara sıra yüzleşiyordu.
   Yahudilerde  erkekler kadını değil kadınlar erkekleri seçer, yani evlilik daveti istisnalar hariç kadınlardan gelir,Alberin yeni taşındığı bu mahalledeki babasının en yakın komşusu ve dostu Ahmetin kızı Fatmayı gördüğü günden beri her an ve zamanda aklında olması yetmemiş gibi gönlüne de düşmüş baş edemez hale gelmişti.
   Arkadaşlıklarına zarar gelmesi endişesinden kaynaklı babasına söyliyemezdi dedesi Samiyi düşündü o geleneklerden bahsedeceği için olmaz diyecekti,çaresiz duyguları ile mucadele içinde geçen taşındıtan sonraki altı aylık süreç tüm geçmiş ömrüne bedeldi,
annesine söylemeye karar verdi Eliza ilk duydugunda ,bizde erkek değil kız evlilik teklifi yapar onu beklemelisin,lakin Türklerde ki gelenek bize benzemez,yani o da sana teklif etmiyecektır o böyle bir teklif yapsa bile geleneklerimiz bu evliliğe müsaade etmez,
en iyisi sen bu sevdadan vaz geç demişti.
 
   Biraz kuşkulansa bile durumdan hiç haberi olmıyan fatma, eğitim için gittiği okuldan geliş ve gidişleri Alberin geliş ve gidiş saatlerinden farklı olmasından dolayı birbirlerini göremiyor olmalarına rağmen Alber aklından çıkaramıyor komşuluk ziyaretleri için gittiklerinde en çok arzuladığı o anlarla yetinmek zorunda kalıyordu.
   Kurduğu hayallerde bile kendi gelecekleri nın içinde fatmanın aile içinde olacağına inanmakta zorluk çekmesine rağmen yaşadığı duyguyu beyninden ve kalbinden silemiyor sürekli mücadele ediyordu.
  Eliza durumun farkında idi Alberin çektiğini biliyor ancak olmıyacak duaya da amin demek istemiyor olduğu için ilgisiz ve kayıtsız görünuyor oğlu ile konuşmalarında sürekli konuyu değiştırıyor başka muhabbetlere kayıyor olmasına rağmen sonuç alamıyor olmasından olacak, oğlundan habersız babasına durumdan bahsetmişti.
 
   Avramın ilk tepkisi geleneklerin baskısı değil en yakın komşusu ve dostu olan Ahmete karşı yaşıyacağı mahçubiyet ti, Avram için bu durum dostuna ihanet gibi idi kendisine ve tüm Kardejo daki akrabalarına yaptıklarından sonra ona bunu yapamazdı,onun için ilk tepkisi hayır olmuştu.
   Eliza ısrar edilmeyeceğini bilmesine rağmen evdeki yönetimin kendisinde olmasından kaynaklı cesaretle ısrar ederek,
 insan olma ortak noktasından yola çıkarak,gelenekleri bir tarafa bırakıp  bu evliliğin gerçekleşmesinde ısrar ediyorum dedi,Avram ın birinci kaygısı bu değildi,Ahmete bunu yapamam dedi,
Ahmete yanlış bişey yapmıyorsun,evlilik Tanrının emridir,dedi
   Avram sabaha kadar uyuyamadı,
ertesi sabah iş yerine uykusuz ve halsiz gidince Ahmetin dikkatini çekmiş olmalıki,ocaktan gönderdiği Türk kahvesi ile uzaktan ,senin bir derdin var nedir söyle demek istemişti.
   Avram daha çok sıkışmış ama belli etmemek adına oda Ahmete bol şekerli Türk kahvesi göndererek bişeyim yok sağol diye cevap vermişti.
   Aradan geçen zaman Alber için yeni yollar aramak gerektiriyordu.
Türklerde erkekler kız ister bunu biliyordu
Fatma ile konuşmaya karar verdi
ilk yaptığı iş ona mektup yazıp eline vermek olacaktı ama 
bu güne kadar hemen hergün bir mektup yazmış hiçbirini vermeye cesaret edememiş hepsi evindeki gizli yerinde bekletmişti,hepsini büyük bir mendile bağlayıp evlerinin bir alt yolunda beklemeye başladı,hergün aynı noktayı kollayıp geçeceği yerden bir an bile olsa yüzünü görmek için belirlediği noktaya gelince heyecandan ayakları titriyordu.
   Fatma,
   Fatma,,,,
sesleri tanıyan kızın yanına gidecek birkaç adımı atıncaya adar bütün enerjisini tüketmişti
tek kelime bile söyliyemeden mendili uzattığı yerde kazık gibi kaldı.
   Bu nedir Alber,
Alber dili gırtlağına kaçmiş durumda ,cevap veremedi,
Fatma durumun farkına varmış daha fazla zorlamaması gerektiğini biliyordu,üstelik birilerinin görmesi de hoş olmıyacağı için mendili alarak ordan uzaklaştı.
 
   Kardejodan ayrılan aile Türk kızının mahallesine geldikten sonra hemen herşeyleri değişmiş olması yetmemiş gibi demografik yapıları da tehlikede idi.
  Dedenin kafasında sürekli taşınma işinin doğru olup olmadığı konusu vardı
Aradan kısa bir süre daha geçtikten sonra ülkenin içinde bulunduğu siyasi durumu toplumsal gerginliği artırmış bilinmez ellerin kışkırttığı karanlık ellerin eylemleri başlamıştı,kaşınması gereken hassasiyetlerin hesapları yapılmış ve toplumun kardeşlik bağları hedef alınmış olmalı ki dini ve milli ayrışma noktalarını düşmanlık mevzuu haline getirmiş üst aklın pröjesi uygulanmaya başlanmıştı.
 
yıl 1955  altı yedi eylül olayları başlamıştı
özellikle Atatürkün doğduğu Selanıkteki evin yakıldığı zarar verildiği gibi yalan haberlerle halkı galayana getirmişler ve onların nezdinde yaratılan gayrimüslim lerin tamamı için meydana gelen düşman ,gavur algısı malesef karşılık bulmuştu
   Bu güne kadar yaklaşık beşyüz senelik kardeşliğe kimse zarar verememişti,ancak şimdiki pröje daha detaylı hesaplarla yapılmış olmalıki amaçlarına ulaşmışlar ve özellikle İstanbulda meydana gelen yürüyüşler ve pötestolarda Yahudi ve Rum vatandaşların dükkanları hedef alınarak yağmalama olayları başladı.
   Ahmet gibi yüzlerce esnafın komşu ve arkadaşları olan birçoğunun da ustalığı öğrendiği Yahudilerin bu olaylardan korunması için mücadele etmelerine rağmen meydana getirilen korku ve ekilen ayrılık tohumları maksadına ulaşmıştı,hemen herkesin kafasında ortadoğuda yeni kurulmuş olan Yahudi devleti  İsraile göç etme vardı.
 
   Alberin dünyasında ne kavgalar,ne sosyal meseleler nede ülkenin içinde bulunduğu siyasi durum onu ilgilendirmiyordu,onun tek düşündüğü Fatma idi,artık evde konuşulan hiçbir konuya ortak olmuyor sadece kendisi ile ilgili konunun gündeme gelmesini bekliyordu,halbuki ailenin büyükleri ve Yahudi ailelerin çoğu İsraile gitme pröjeleri yapmaya başlamışlar,gönderilen heyetlerden gelecek habere göre yeni ülkelerine ne zaman ve nereye gideceklerine dair hesaplar yapılıyordu.
 
   Fatmanın kendisi ile ilgili düşüncelerini alması gerekiyordu,hemen her olayın çok hızlı gelişmesi Alberin de hizlı hareket etmesini gerektirdiğini düşünüp hep yaptığı Fatmayı seyir noktasına gidip beklemeye başladı,daha cesur daha kararlı,belkide kaybetme korkusu,
 
bir saatten fazla beklemişti,onu gördüğünde onca cesaret ve kararlılığına rağmen heyecandan ağzı kurudu,
ne düşünüyorsun,
Fatma maksadını bildiği soruya vereceği cevabı tartmak istemişti,
ne düşünüyorsun
senin beni düşündüğün kadar benim seni düşünmediğimi,
üzüleceğimi biliyorsun ,buna rağmen mi,
bukadar derin muhabbete saygısızlıktan korktuğum için,ne diyeceğimi bilemiyorum
o derinliğin içinde sen olmassan  sadece çukur olur
inandığımı bilmeni isterim ,evet sen aşıksın,buna muhatap olmak çok gurur verici,onur duydum
tereddüt nerde
babalarımız çok yakın arkadaş
bu neye mani dır
akraba olma ya engel çıkarsa dostlukları da bozulur diye korkuyorum
sana bir kere daha hayran oldum
bunun olması için demedim,kendimizden yola çıkarak hem ailemizi hemde toplumumuzu düşünmek zorundayız
yaşanan olayları kastediyorsan,bizim evliliğimizin barışa katkı vermesi de muhtemeldir.
 
   Ayak üzeri muhabbet yolun hemen kenarında devam ederken mahallenin gelip geçen hemen herkesin gözü önünde ceyeran ediyordu,ikiside fark edememiş sürecin heyecanında kaybolmuşlardı,biraz sonra aynı yolu kullanan Fatmanın Annesi yanlarına geldi,
  İyimisin Alber
  Alber anlaşılmış olmanın mahçubiyeti ile cevap veremedi,Fatmanın cevabıyla yetindi
anne bize müsaade et ben biraz sonra gelirim
Alber mahçup haliyle yere doğru eğik kafasını hiç kaldırmadan,
çok üzgünüm
neden
sizin annenize karşı zor durumda kalmanızı istemezdim
hayır zor durumda kalmam,bilakis mevcut durumu anlatmama yardımcı olur,
bu bir olumluluk
bukadar temiz duyguyu görmezlikten gelecek kadar katı ve aptal değilim
ne diyeceğimi bilemiyorum
 
   Ayrılıp evlerine gittiğinde çoktan akşam olmuştu,Alber yaşananları önce dedesine anlattı ,sonra babaya intikal etti,işin bu hale gelmesinden sonra tüm riskler alınıp zaten komşuları olan kız evine haber verildi,gerekli ritüeller yerine getirildikten sonra Türk usüllerine göre kız isteme faslına geçildi,korkulan olmamıştı dostluklarına zarar gelmeden akraba oldular.
  Zaman sonra Alber Fatma ile birlikte büyük ailesinin kararına uyarak İsraile Telavive taşındılar.
Ülkeden ayrılan çok sayıda Yahudi aileleri yaşıyan Kardejo kültürünün de sonunu getirdi,artık bu kültürü yaşatan hiçbir Yahudi ailesi yoktur.