MAVİ GÖZLÜ YUNUS

MAVİ GÖZLÜ YUNUS

Mavi gözlü yunus ,
 güzel ülkemin şirin bir ilçesinin adından daha meşhur ,kaymak gövdeli,herkesi kendine hayran bırakmış bir deniz güzelidir.
   Küçük bir kasaba ,hem fındıklı,hemde viçe diye bilinen ilçenin kahraman yunusun,ilçemize sevdalı günleri,denizde geçen bir balıkçının ,yunusla açık denizde karşılaşması ile başlar,.
   Balıkçılık yapan Temelin kısmetini aramaya çıktığı günun birinde ,hiç balık tutamadan bomboş dönerken ,ellerini denize bırakmış,takasının dimonunu sahile sabitlemiş ,motoru rolantiye bırakmıştı,,
iskeleyi hedefleyip yeni doğan güneşin de etkisi ile kendini tembelliğe teslim etmiş durumda ilerlerken ellerine biri asılır gibi dokunduğunu hissetti,
irkilip doğruldu,kocaman bir balık,müthiş güzel bir ses ve en az eşekler kadar güzel bir çift göz ona bakıyordu,dünya güzeli bir yunus,hiç dalga yapmadan ve dalmadan süzülüyordu,temelin uzun burnu kulaklarına değecek,ağzı açık öyle kala kalmıştı,
tereddüt ,sevinç,hayranlık,hepsi bir arada,bu duygu ile eğilip ,takasının üzerine yüzükoyun uzandı,bir eliyle tekneye tutundu, diğer elini yunusa doğru uzattı,yunus sanki kıpırdamıyor hadi beni biraz daha sev diyordu,Temel cesaretini toplayıp ellerini yunusun boynundan sırtına doğru sıvazlamaya başladı,yunus kaçmıyordu,göğsunu kaldırdığında burayıda sev der gibi idi,temel isteneni yaptı,bu muhabbet öyle uzun dakkalara sığdı ki bir insan ile balığın böylesine ilişkisi pek görülmüş bişey değildi,temelin sürekli gözüne bakıp ince sesiyle bişeyler anlatması na rağen temel ürkeR,kaçar korkusuyla hiç konuşmadan yunusu dinliyor sadece elleri ile okşıyarak cevap veriyordu,,,
    Temel balığın gözlerinden aldığı elektriğin ve kendi gözlerine nekadar benzediğinin farkında bile değildi,bu süre öyle hızlı geçtiki,yunus aynı yerde durmaktan yorulmuştu,temelin elleri arasından kayıp geniş  üçgen kuyruğunu denizin sırtına hızlıca vurarak derinlerde kayboldu.
   Bu hızla geçen zaman onu sahile kadar getirmişti
   Dimonu iskeleye sabitlenmiş   takası ile farkına bile varamadan barınağa kadar gelmişlerdi, sabitleme ipini mendireğe bağlayıp dışarı çıktı.,,
   Erken saatlerde olta balıkçılığının bereketinden istifade etmek istiyenler temeli görmüş olmalarına rağmen rutin bir gün zannıyla üstelik boş çıkmasından ona takılmayı da uygun bulmadan  sadeçe selamla geçiştirme arzusunda idiler,ama temel duymadı bile ,tüm insani duyguların üstünde yoğun bir sevgi bulutu içinde adeta üçüyordu.
   Eve gittiğinde ,hiç balık tutamadığı halde cocuklar gibi şen ve mutluydu,
   Temel balıkçı idi geçimini bununla sağlıyordu,ertesi gün aynı saatlerde gün doğmadan herzamanki istikamette denize vira bismillah yaptı,dünden beri hiç unutamadığı hatta gece onun yüzünden uyuyamadığı yunusu da  kimseye söylemeden tekrar denize dalmış tı,dimonu eline alıp yere oturmadan hızla kıyıdan uzaklaştı,bir gün önce yunusla karşılaştığı yere geldiğinde durdu.
   Bir buçuk metre derinliğinde ,elli metre uzunluğunda  ki küçük balıkçı ağını denize atmak üzere beyaz yuvarlak mantarın  deliklerinden parmaklarını geçirerek aşağı ataçaktı ki mavi gözlü yunus aklına geldi,
ya ağı görüp gelmez,
yada ağı yırtar,
veya ona zarar gelir ,
iyisi burdan batıya uzaklaşayım,dedi artık sahil epey dışarda kalmıştı,çocukluktan beri o çok sevdiği pat pat diye ses veren pancar motorunu cok seviyordu,ona bir beste,bir müzik sesi gibi gelir idi,
bazen motorla kendi kendine konuşur onunla dalga geçerdi,canım eşeğim,ekmek teknem benim iltifatları ederken ,zamanı kollar gibi,motor istop etti 
   Gözüm değdi değilmi,hadi seni gidi nazlı eşek,diyerek motoru tekrar çalıştırmak için ,kasnağına ipi sardı,jiklesini  çekti asıldı ,fakat çalışmadı,birdaha.birdaha ama nafile motor çalışmıyordu,pat ,pat ediyor ama çalışmıyor.
   Benzin kapağını açtı, oda ne benzin yok,herzaman yedek bidonda benzin bırakırdı orya uzandı oda boştu,hayret ben bukadar dikkatsız değildim nasıl böyle oldu diye düşünürken ,sabahki,mavi gözlü yunusun ona verdiği heyecanı hatırladı,denize kavuşma heyecanı ile tedbirsiz davranmıştı.
   Benzinin bittiği yer öyle uzakki sahildeki evler minnacık görünüyorlar,küreklerle bu tekneyi balıkçı barınağına götürmek imkansızdı , yaklaşık yedi metre boyunda küçük de olsa kamarası ve güvertesi ile ağır bir tekne,buna insanın gücü yetmezdi,,ordan geçecek bir balıkçıyı bekliyeçek yada imkansızı deneyip küreklere asılacaktı,
yarım saat kadar bekledi ne kimseler vardı nede uzaklardakilere sesini duyurma şansı ,ilerden geçen bir  yük gemisi gördü ama temelin farkına bile varamadan gitti,
   Hava bozulmuş ,deniz yükselmeye başlamıştı,saat onikiyi gösteriyordu,küreklere asıldı ama çalkalanan deniz küreklere yön almasına musaade etmiyor,bildiğini okuyor tekneye suyun çarptığı istikamete gitmesini sağlıyordu,temel in telaşı yükseldi korkmaya başladı
   hava öğlen saatı olmasına rağmen kararmıştı,yağmur atıştırmaya başladı diyemeden,sicim gibi yağmuru gök gürültüsü ve fırtına birbiri ardına geldiler,bildiği bütün duaları ardı ardına hiç durmadan sıraladı ,
artık sahili de görmüyordu,tekneye çarpan dalganın temelde meydana getirdiği tahribat daha fazla idi,her gelen dalganın aksi istikametine abanarak teknenin  batmasını engellemeye çalışıyordu,ümitsizlik ve korku içinde mücadeleye devam edip hayatını kurtarmak sevdiklerine kavüşmak istiyordu .
teknenin sağında ve solunda kamyon lastikleri asılı olmasına rağmen engelliyemiyor nerdeyse taka alabaora olacak,
    Her teknenin ayrıca cankurtaran simidi kamyon şamiyeli olur
    teknenin batmaması için bir sağa bir sola abanırken ,benzin bidonunun bulunduğu küçük depoya uzandı ,her tarafı sırıl sıklam olmuştu,deniz dalgalarının teknedeki biriktirdiği sular yetmemiş gibi yağmur sularıda dolduruyordu,şamiyeli çıkardı ağzı ile şişirmeye başladı ,fakat koca kamyon lastiği üfledikçe sanki boşa gidiyor gibi idi inşallah patlak değil deyip devam etti,her bir saniyenin bir saate denk olduğu bu zamanlar ıslanmayı ve ıslaklığı düşünmek mümkün değildir,ağzından şamiyelin sibobunu çıkarmadan sürekli üflüyor bir yandanda dalgaların ters istikametine savrulurken akzına dikkat ediyordu,elleri ile gögsüne bastırıp patlak olup olmadığını kontrol etti,Allahtan sağlamdı,her içeri giren nefes onun ümidini artırıyordu ,bu deniz beni yutamaz,kurtulacağım,telkini ile üflemeye devam ediyor ken son gelen dalga takayı en az on metre ileri sürükledi ,yağmur tüm şiddetiyle yağmaya devam ederken ,şamiyel şişmişti artık .
   Şimşek öyle kısa aralıklarla çakıyorki bazen heryer güneş gibi aydınlanıyor,yağmur suyu gözlerini açmasına musaade etsede denizin dalgaları musaade etmiyor,teknenin batacağı belliydi,hislerini aklıyla birleştirip bir karar vermeliydi ,şamiyele ayaklarını soktu tamamen ıslanmış elbisesini sırtından gözü kapalı çıkarıp ,mübarek deniz,sen benden ancak bunları alabilirsın diye dalgalara  bıraktı,yüzmek zorunda kalırsa engel olur diye pantolonuda çıkardı ,şamiyeli ayaklarının arasından alıp sağ kolunun altına aldı,ikinci elini de geçirip beline indirdi ,eski pozisyonunu düşündü isede aynı sağa sola fırlatmalar şamiyeli patlatır ,tek ümidini de yıtırırdı,şimdi asıl karar zamanı ya takayı parçalanmadan terkedecek yada son kurtulma ümidi olan şamiyelinin patlama riskini göze alacaktı.
    Riske girmedi küreklerden birini direğinden çıkarıp zor tutunduğu ekmek teknesinden kendini aşağı attı ,nedense yunus aklına geldi,onların böyle dertleri yok diye aklından geçirdi ,nekadar anlamsız ve zamansız olsada bileşenler onun aklına bunları getirmiş olmalı.
   Elindeki küreği sadece düz giymek maksatlı dimon gibi kullanıyor ellerini kürek gibi kullanıyordu,şimdi bende yunusum şimden sonra beraber yaşarız sahile gider geliriz ,dua gibiydi,yağmur fırtına yıldırım arasında ,onca yaşam kaygısı arasında nasıl olurda insanın aklına bir gün önceki yunus düşer,demekki öyle bağ kurulmuş.
   Yunus duymuş gibi hemen yanında blirdi
kocaman heybetli vucuduyla ana kadar şefkatli görüntüsüyle ninni gibi sesi ile sanki ben burda iken sana birşey olmaz der gibiydi,hiç tereddüt etmeden cankurtaranına sarıldı,bu dünkü mavi gözlü yunustu ,
yar gibi,ana gibi,baba gibi,hiç kıpırdamadan yunusun yerleşmesini bekledi ,temel elindeki küreği bırakmış tı ançak belindeki şamiyeli duruyordu ,elleri yunusun gövdesine sarılmaya yetmedi ,kanatlarından kuyruğuna doğru kaydı .
    Kadfe tenli vucuduna temelin tutunduğunu anladıktan sonra yavaş yavaş hareketlenmeye başladı ,hem konuşuyor hem yavaş yavaş ilerliyordu ,temel dalgalarla verdiği mucadelenin yorgunluğuyla yunusu çok sıkmış olmalıki bir ara durdu ve temelin dinlenmesini sağladı,temel için artık şişek yada dalgaların sertliğinin bir önemi yoktu,yunus temelin bütün halinden anlıyordu suya dalış çıkış zamanlarını bile temelin nefesinin dayanabileceği gibi ayarlıyordu.
   Kısa bir zaman sonra Fındıklının küçük ve şirin iskelesine ulaşmışlardı ,fakat sahilde rüzgardan meydana gelen dalgalar iskeleden cıkmayı imkansız kılmıştı,daha ileri gidip yunusun kuyruğunu bıraktı,dalganın üzerine çıkıp sahilin kumlu tarafını gözüne kestirerek belindeki şamiyeli ileri doğru itekleyip kulaçlarını pervane gibi kullanarak sahile ulaştı.
    Karaya ayak basmıştı kendisini dalgaların ulaşamıyacağı yere attıktan sonra ,cankurtaranını görmek istiyor yağmurun damlalarının denizde oluşturduğu noktacıkların arasında bakınıyordu,hemen biraz sonra yunus kendini gösterdi ,temelin o anı istemsiz ve iradesiz haykırışına bırakmasından başka hiçbir doğallığı yoktu,içinden ,en içerden bir sesle ,seni seviyorum,seni seviyorum..tekrar ve tekrar ....
oturdu,sevgi ve bağlılıkla gözlerinden yağmur damlalarına karışan iki damla gözyaşı geldi,sevinçle eve gittiğinde ikincı doğuşlarını hep beaber ağlaşarak kutladılar.
     Bu hikayeyi kısa zaman sonra herkes duydu ama kimse inanmadı
inananlar ona yunus gözlu temel demeye başladılar 
o günden sonra balıklara kıyamaz oldu yeni bir tekne almadı 
balıkların çırpına çırpına ölümlerine tahammül edmez oldu 
ne balık tuttu nede balık yedi 
onun adı artık  temel değil ,yunus gözlü temel oldu