Mehmet

Mehmet

Yıl 1912 Osmanlıyı parçalama pröjesinin son yılları
özellikle verimli topraklar,medeniyetin geçmişte yeşerdiği Balkanlar
Osmanlıdan alınmalıydı,Kapitalizmin hakimiyeti ve geleceği için en önemli hamlelerden biri yapılmalı,batı denen kültürün silahlı güçleri  sosyal alanda ,siyasi alanda ve askeri alanda birliktelik oluşturmuş zamanının geldiğine inandıklarında harekete geçmişlerdi.
   Trablusgarp (libya) hicaz,Yemen,kafkaslar, balkanlar gibi 4 cepheden saldırıya uğrıyan karşı cephenin temsilcisi osmanlıyı yok edip ,bütün dünyada istediklerini yapmak ,için ellerini kollarını sallıyarak sömürülerini devam ettirebilmek için artık son darbeyi vurmak üzere birleşip anlaşmışlar ,hatta daha osmanlının işini bitiremeden önce,kararlarını verdikleri osmanlı topraklarını paylaşmışlardı.
   Boğazlar Rusların,akdenizin üst tarafları Fransızların,Ege Yunanlıların,doğunun hakimiyeti ingilizlerin,vs sonradan adına Serv dedikleri anlaşmanın metninde açık ettikleri niyetin uygulanması pröjesi.
   Çetmili Kara Ali Çavuş 
Balkan savaşları başladığında cepheye gittiğinde daha 28 yaşında idi,genç güzel ve asil eşi ile askere gitmek üzere ayrılırken tek isteği oğluna iyi bakması idi ,geride bıraktığı tek oğlu olan Mehmet daha 8 yaşında oyun cocuğu,ama evin erkeği,sorumlusu olmuştu.
   Osmanlı askere ve ailesine iyi bakar,onların iaşe ve gelecek kaygılarını gideren,modern,güçlü ve iradeli bir disiplini vardır,hiçbir asker ve ailesi mağdur edilmezdi.
   Ailenin maddi bir sıkıntısı yoktur ama baba hasreti bütün maddi sıkıntıların üzerinde etki yapar,hele genç bir kadın için evin erkeğinin,aile reisinin eksikliğinin başka bir duygu ile giderilmesi mümküm değildir.büyük ailenin kol kanat germesi,onların aidiyet ve güvenlik açısından sıkıntısız yaşamlarına imkan veriyor olması bir miktar,durumu kolaylaştırsada eşin,sevgilinin yerini doldurması mümkün değildi.
   Koca ,eş,sevgili,hasreti emine hanımın bir tarafının eksik yaşamasına sebep olurken,dayanağı,avuntusu olan oğlu mehmetle yakından ilgileniyor onun yetişmesi,gelişmesi ve eğitilmesi ile ilgili elinden gelen tüm gayreti gösteriyor,tüm hayatı buna endeksli yaşıyordu.
    Bir gün evin kapısına iki zabıt  (jandarma) geldi Mehmeti askere alacaklardı
    Emine hanım olduğu yere yığıldı
buna hazır değildi,onu bu hayatta tutan,tek dayanağı,oğlu Mehmeti de askere gönderirse tek başına hayatla baş edemez di
geniş avlunun doğu cephesindeki evin giriş kapısından dışarı çıkan evin yaşlısı,babaaanne ,gelinine sarılıp kokladı ,bağrına basıp ayılmasını bekledi,biraz sonra yüzüne serpilen su ile ayılınca,ona ne söylendi ise duymadı ,kulakları sağır sitem ve serzeniş ile ağlıyor.
   Babaanne,vakur,babaanne bilgili,metanetli yaşlı bir çınar,
Evlatsız ve eşsız yaşanır ama vatansız yaşanmaz
vatan namustur,namussuz yaşanmaz
sen benim evladımsınelbet ,sağ gider salim gelirler .....dedi
   Belliki çaresiz,belliki,mecbur,belliki çaresiz,daha fazla kendini perişan etmenin ,oğluna zarar vereceğini biliyordu,duygularını aklıyla kontrol etmeye başladığında,gözyaşlarıda eksilmeye başladı,
kapının ağzından avlunun dışına çıkan iki merdivenden inip oğlunun ,boynuna sarıldı,sen kusura bakma,ben anneyım ,ayrılık bana zor gelir,geçer,
önce vatan
   Gelen zabıtlar da etkilenmiş ,gözyaşlarını saklamak için avlunun ahıra bakan cephesine doğru birkaç adımla yaşanan duygusal anların bitişini bekliyorlardı.
   Komşular geldiğinde herkes herşeyin normal halde olduğunu zannetmişti,Zabıtlar geldi ve mehmeti askere götürüyorlardı......
   tabiki son tahlilde öyle ya annenin yüreği
o nasıl bir halde 
o nasıl yanıp ağlıyor
   Zabıtlar omuzlarına asılı Alman malı makarizmalı beşli yaklaşık bin metre  menzili olann mavzeri ayakta rahat duruş pozusyonu alarak dipçiği sağ ayaklarının yanına koyup,güya başka şeyler konuşuyorlardı.
   Türkler
 koça kına yakar Allaha kurban
geline kına yakar eşine kurban
askere kına yakar Vatana kurban
   Komşular çoktan hazırlığı yapmışlar,bir çırpıda Mehmetin avuçlarına ilık kınayı yapıştırmışlar dı,askerler bu durumu kendilerinin de yaşamış olmalarından olacak sabır ile beklemişlerdi.
zaman gelmiş küçük valiz ve en güzel elbisesi olan uzun yakalı ceket ve dar paça pantolonun içine giydiği çalımlı gömleği ile bir damat gibi vakar içinde uğurlanıyordu.
   Aradan geçen yaklaşık kırk dakkanın böyle hizlı akması başka hiçbir şekilde mümkün değildir,kırk dakka değil dort dakka gibi,evin hemen bahçe dibinde bulunan dut ağacının dalları gidenlerin görünmesine engel olunca hep beraber arkalarından yürüyen annesi,büyük ailesi ve komşıları gözden kayboluncaya kadar onları takip ettiler.
   Anne artık kalbindeki yükü taşımakta zorlanıyor,kayınvalidesinin kollarına girip,evin avlusuna doğru yürüdüler,hemen duvarın dibinde bahçe muhabbeti için kurulu le şeklindeki bankın üzerine oturdular,hiçkimse konuşmuyordu,herkes biliyordu ki bu duygu yoğunluğu ancak suskunlukla bastırıllırdı,yaşanan yaşanmalıydı,metanetten başka ilacı olmıyan durumu böyle atlatmalıydı.
   Baba Çetmili Kara Ali Çavuş onbir yıldır,Galiçya,hicaz,Yemen,Kafkasya savaşlarında ,cepheden cepheye koşarak geçirdiği onbir yıdan sonra , kurtuluş savaşına katılmak üzere Dumlupınar başkomutan meydan muharebesine katılacaktı.
   Mehmet askere alınalı çok olmasada savaş eğitimi için gerekli olan donanımı almış cepheye hazır hale gelmişti,
   Birbirinden habersiz baba oğul aynı cephede savaşa hazırlanıyorlardı
   Bir milletin ölüm kalım savaşı
Osmanlının kaybettiklerinden, aldıklarına razı gelmiyen tek dişi kalmış canavar,tüm medeniyeti ve temsil ettiği mazlum milletler temsilcilik misyonunu da yok etmek için son darbeyi vurmak üzere ,bir Osmanlı paşası,bir Türk evladı,misyonun ,yetiştirdiği ziya gökalplerin,namık kemallerin kızıl elmasına talip M.K.Atatürk ün başlattığı Kuvayi milliye hareketini de yok etmek üzere başlatılan haraketi durdurmak üzere karşı karşıya ,göğüs göğüse savaşın başladığı ,Dumlupınar meydan muharaebesi.
   Mehmet alay sancaktarı 
   Baba tecrübeli asker,
sadece bir milletin kaderi değil tüm mazlüm milletlerin tek ümidi olan Kurtuluş savaşının en önemli dönüm noktası
baba her cephede büyük kahramanlıklar göstermiş ,eğitimine aldığı her askeri oğlundan referansla sevgi ve duygu ile yetiştirirken asla askeri eğitim ve disiplininden taviz vermemiş biri olarak,ordusuna karşı en yüksek sadakat ve verimlilikle hareket etmişti.
   Cephelerdeki stratejik hesaplamalardaki dehasını düşmanları tarafından da taktirle karşılanan M.K.Atatürk birlikleri yön ve yöntemler le ilgili kendisine bağlı komutanlar vasıtasıyla birliklere aktarılmış,her neferin dahi bu harekatta yapacağı iş,eylem,ve hareketi nihai stratejisine göre oluşturmuştu.
   Karşı tarafın,silah,mühimmat,asker üstünlüğüne rağmen eldeki kısıtlı imkanlarla bu savaşı kazanmak zorunda olan ordunun,hesap üstünlüğünü kullanmaktan başka çaresi yoktu.
   Askerlerin eğitim ve tecrübe seviyelerine göre eski düzenden farklı ,yeni şekle sokulan tüm birlikler koordinasyon açısından son haritalar ve talimatlar tamamlanınca   
   Baba ve oğul aynı bölüğe düşmüş,birbirlerinden habersiz sabah çorbasını içmek üzere sahra çadırına doğru gitmişlerdi.
Savaş alanı küçük tepeciklerle düşmana karşı sizi belli bir yere kadar saklasada ,ağaç olmayışından dolayı mevzinizden cıktığınız anda düşmanın açık hedefi haline geleceğiniz kadar açıktır.
   Sahra çadırının yapıldığı alan böyle küçük bir tepeciğin arkası,ve birkaç söğüt ağacının bulunduğu hayvanlar için köylülerin yaptığı yalaklı su çeşmesinin bulunduğu bir alandı.
   Baba eline çorbayı alıp yere çömeldi,kaşık olmadığı için çorba tasını ağzına doğru kaldırdığında tam karşısında ayakta çorba sırasını bekliyen oğlunu gördü,önce inanmadı,yok,bukadar,şans olamaz,o değildir diye düşündü,çorbadan bir yudum içip yere koydu,biraz daha baktı,evet o,evet bu benim oğlum,
herkes,çorbasını alıp yere çömeli bir önceki askerin yanına oturuyor,normalinde çorbaya da yemeğe de hep beraber başlanıyordu,baba boş bulunup iki yudum almış ama diğerleri yemek duası için komutanı bekliyor,
herkes yerde
komutan geldi, Dikkat,,,,,
hep birlikte ayağa kalktılar
Allahımıza hamdolsun,milletimiz var olsun
Komutan....Afiyet olsun
Baba hiç çorbaya eğilmeden oğluna doğru disiplinli adımlarla gitti
Mehmet....
M ehmet şuursuz halde bakıyor,belki birkaç saniye belki birkaç dakka
ayağa nasıl kalktığını bilmiyor,
enson eve gelişi kafkas savaşlarına katılmadan önce yani üç yıl önce idi,sarılmaları,herkesin orya doğru bakmasına sebep oldu ama kimse baba oğul olduklarını bilmiyor,bir dost bir arkadaş olabilir belkide bir cephe arkadaşı,seyredenler,rahatsız olmasınlar diye çorbalarına devam ederken baba oğul çorbalarını bırakıp,çadırın önüne çıktılar,bir sonraki toplanma saatı olan iştimaya kadar konuşup hasret giderdiler,Mehmet bolca annesinden ve ailesinden yeni haberleri babasına aktardı babasıda diğer cephelerdeki durumu ve ordunun içinde kendi vazife ve hikayelerini,
   Çabucak akşam olmuştu
mehmet sancaktardı
birliğin sancağını sol omuzu ile sağ eline alır,silahını sağ omuzundan göğsünden caprazla asarak birliğinin en önünde bulunurdu.
  Dünyada 30 ağustosta verilen emirle başlıyan savaşın ,benzeri ni bulmak mümkün değildir,karşınızda sizden sayıca ve donanım olarak çok üstün  kesin galibiyete inandırılmış bir ordu ,üstelik bütün dünyanın desteğini almış bir ordu,ilk karşılaşma çok kanlı geçti buna rağmen ilk günde kazanılan iki mevzi yaklaşık beş kilometrelik derinliğe sahipti.
  Düşman şaşkınlık içinde,düşman zaiyatına akıl erdiremiyor,düşman bilmediklerini arıyor,çaresiz yarına hazırlıkla,kaybettikleri mevziyi alacaklarına dair anlatımlarla geçildi.
   31 ağustoz
M.K.Atatürk çevik iradeli,inançlı,yetişmiş  asker,
planını hiç tavizsiz uyguluyor,şehitlere rağmen kazanılan iki mevzinin tahkimi ile ilgilendi
sabah saat altı,çorbalar içildi
hucum sesinden sonra yer,gök Allah,Allah,Allah sesleriyle cınlıyor,düşman neyi nasılı düşünürken,tepelerine çöken Türkun bedeni ile islam ruhunun ağırlığında ezilip en önemli iki mevzilerinide kaybediyorlardı,hırçın,şimarık ve kandırılmış zülmün ordusu makineli tüfeklerle anlamsız,ve amaçsız ,insan katliamı yapmak için kurşun yağdırırken,kurşunun üzerine ,üzerine giden insanların nasıl bir ruh halinin olduğunu dahi bilmeleri mümkün değildi.
   O kurşun yağmurunda ilk hucuma katılanların içinde bulunan Çetmili Kara Ali çavuş kahramanlığının son halini yaşıyarak şahadete yürüdü,yere düşen bedenini,sağlar etrafından geçerek orda bıraktılar,arkadan gelen levazım bölüğü,oluşturulan şehitler tepesine götürüp defnettiler.
   Oglu bu kısa süren defin sırasında bir günlük yas tutma izni kullanıp ertesi günü cepheye geri gitti,çok kısa süren baba oğul birlıkteliği,şehitlik mertebesiyle sona ermişti,ağlamadı,ne olduğunu,biliyor amaca hizmetin bedelini ve mükafatını da biliyordu,şehitlik ağlanılması gereken değil sevinilmesi gereken bir mertebe,,,keşke,keşke deyıp devamını getirmedeen bıraktı.
   Muharebe kazanıldı ordu yeni saldırılara hazırlanıyordu
ilerleme devam etti
9 eylül günü izmire giren ordumuzun birliğin başında yine sancaktar Mehmet en önde yine heyecan ve başarıya odaklanmış ordumuzun üzerine makinelinin sıktığı kurşunlar la yağmur gibi yağan bombaların altında ilerliyen kahramanlarımızdan şehitlik sırası Mehmete gelmişti,İzmirin alınışını göremedi,ama babasının mertebesine ulaşmış ve vatan borcunu ödemiş biri olarak şahadet şerbetini içti.
   Yıl 1922 evde sabırla metanetle başarı ile bitecek kurtuluş savaşını takip eden anne iki şehidin haberini aynı zamanda almıştı aradan gecen zamanın onda oluşturduğu özlemi sona erdiren bu haber onu anadolu anasının biriktirdiği sabır yükü ile başbaşa bıraktı.
   habercilere söylediği
Vatan sağolsun
la herkesin hayreti ve hayranlığına sebep olmuştu.