PALAVRACI

PALAVRACI

Çok palavracı olduğu çok attığı için kendisine topçu denen Osman amcanın hikayesidir.
        Bölgelerin Ülkelerin yörelerin  kendilerine ait özellikleri vardır, yaşam biçimlerini belirliyen dış etkenleri bilmeden insanların üstlerine giydikleri karakter gömleğinin terzisi doğdukları toprağın toplumudur,dili,konuşma biçimi,şivesi,hatta vucut dilinin temel taşlarını yaşadığı toplumdan alan insan farkında olamadan onlar olur ,onlar gibi olur,farkına varıp dırenenler ancak yer veya bölgeyi değiştirirse bu durumu da değiştirme şansına sahip olur.
      Osman uzun boyu ile daha gençlik yıllarında dikkat çeken bir cocuktu,ailesi dahil çevresindeki herkesin osmandan beklentileri diğer yaşıtı yada emsallerinden olan beklentilerinden nedense daha farklı ve fazla idi,fazla olan bu beklentileri yerine getirebilmesi için  ailesi veya toplumu ona  diğer çocuklara verdiklerinden farkli ne bir eğitim veriyor nede gelişimini sağlıyan başka ca bir yardımları oluyordu,sadece beklenti….,,
       Osman boş iltifat ve boş yüklemelerle şişiyor ama karşılığını nasıl vereceğini bilmeden ,kendisinden beklentileri ileri yaşlarda karşılıyabileceği ümidi ile kendinide kandırıp günlerin ertelenmesini sağlıyordu herkesin duymak istediğini söyleyip,şişme kahramanlığa kendini iyice kaptırıp arkadaşları olan emsallerine havasını ata ata gezmeye devam ediyordu.
     Daha ilkokul da iken aldığı karnesindeki zayıfları ona yüklenen beklentileri karşılamıyacağı için çaldığı boş karneyi  tamamını beş rakamıyla doldurup eve getirmiş ,ailesini ondan beklentilerinin boş olmadığına inanmaları için palavralarına  yalanları da ilave etmeye başlamıştı.
  Kör topal giden eğitim ortaokulda son bulunca hem ailesi hemde çevresindeki herkes anlamıştı osmanın artık okuyamıyacağını.
   Ama  Osman şişirilmeye ve herkese kendini dinletmeye alışmış, artık bu saatten sonra değişmesi mümkün değildi, kendi kendine hayal kuruyor olmıyanı varmış,veya olmuş gibi paylaşıyor bilenler bile bile hikayenin sonunda gülecekleri için dinliyor billmiyenleride  hikayenin sonunu merak ettirip sonuna kadar dinletiyordu
bu evlilik yıllarında dahada abartılarak karşı tarafın iknasındada kullanıldı,işlerin palavra ,hatta yalan olduğu anlaşılıncaya kadar düğün yapılmış atı alan üsküdarı geçmişti.
     osmanın 
     Kimseye zarar verecek bir yalanı yok sadece o gün aklına nerden gelirse bir hikaye gelir kendisini o hikayenin kahramanı yapar ,inandırıcı olsun diye dinliyenlerden birkaçtanesinin tanıyacağı o anda orda olmıyan isimleri de hayali sanaryosunda ikinci adam rölü verir.bazende rüyasını gerçekten olmuş gibi anlatır ama sonunda ,,yok yok bu rüya idi diye daha sonraki palavraların dinlenmesini sağlamaya çalışırdı.
    Yaşam adına yapılması gereken iaşenin kazanılması gerekir ama Osman aynı zamanda tembel ve ehlikeyf tır,bunun içinde sürekli palavra atar,eşi  tek katlı evin düşük pencereli tarafından seslenip seni dışarıda bekliyorum seslenişine hemen geliyorum dedikten sonra en az yarım saat geçer,
kahvaltısını beğenmez ise işe gitmemek için bin dereden su getirir,
ve nihayet eşinin de zorlaması ile dolmuşçuluk yapması için babasının sermayesi ile alınan kırmızı minibüsüne biner.,
radyoda aradığı frekansı bulması öyle itinali ve dikkat ile uzun uzu yapılır ki o gün yapması gereken en önemli ,işin o olduğunu zannedersiniz.
      Yolcuların saatı,telaşesi vs osmanı hiç ilgilendirmez,arabadan inip müşterinin bagajını vermesi ağır çekim tam  bir seramoni dir elinden gelse hiç bagajlı müşteri almıyacak.,boyu pozu vucut yerinde kolay kolay kimsede bir şey diyemiyor,e kimsede posta koyamayınca Osman yaptıklarını normal zannedip, ehlikeyf davranışlara devam ediyor.
       Eski nesil bu tür insanlara, komik demez mukallit  derler di 
 şakacı da denebilir osman  bu tarife uyar,
televizyonun henüz evlere girmediği bu günlerin yaşam biçimindeki eğlence ihtiyacı böyle karşılanır olması Osmanın belkide en önemli sebebidir,
farkında olmasada bazen stendap yapar orda bulunan herkesi  kendi kurguladığı palavranın içine dahil edip eğlenme yi hep beraber yapar,bununla hem kendisi hemde çoğu komşusu ve akrabası olan  dinliyenleri mutlu eder hep beraber kahkahalarla güler eğlenirler,
bazende kahve ortamında cocukların olmadığı zamanlar belden aşağı fıkralara ordakilerin adını kullanır,senli benli,lakayt seviyesiz kahkahalar atarlardı.
       o gün
       Arabasına binen o zamana kadar hiç görmediği yolcu yu göz ucuyla süzdü ona hangi dozda şaka yapabileceğini kestirdikten sonra  kafasında bir sanaryo kurmaya çalışıyordu,hem şaka yapacak hende yolcuyu incitmeden güleceklerdi 
        hafta arası bir gün olmasından dolayı başkaca da bir yolcu bulamamış eve gitme zamanı geldiği için arabasına binen bu tanımadığı tek yolcuyla gününü bitirecekti,
        köyün karanlık yollarında ilerlerken arabada  sessiz sedasız direksiyon sallamak osmana göre değildi,daha duraktan ayrılalı henüz birkaç dakka olmuştu henüz yapacağı şakanın pröjesini yapamadan   arabanın sola doğru istemsiz şekilde çektiğini fark edince anladıki sol arka lastik patlamıştı,
     zifiri gecenin karanlığı arabada fener yok ön farlarla arkayı görmek lastiği söküp istepneyi takmak Osman gibi ehlikeyf biri için olacak şey değildi,
palavracılığından olacak  ,çok kolay bir çozüm büldu hem şakasını yapmış olacak hemde keyfine bakacak, o sessiz sedasız arka koltukta oturan yolcu biraz telaş biraz nasıl olur merağı içinde beklerken Osman ın seslenmesi ile toparlandı
….hemşerim benim belim ağırıyor lastik patladı ,yoldan gececek bir araba bekleyip ondan yardım almayı deniyeceğiz yada sabahı  ekliyeceğiz.
     Yolcu şaşkınlık içinde ,ne cevap vereceğini bilmiyor,zifiri karanlık,eskimiş minibüsün stop lambaları yanıp yanmaması arasında pek fark yok,
arabadan  gıcırdıyan kapısını açıp aşağı indi, derin bir nefes aldı arabanın arkasından dolanıp yerinden hiç kıpırdamıyan şöför osmanın yanına gidip anlamsız ve sessizce gözleri ile ne söyledi ise Osman hiç aldırış etmeden ve umursamaz boşluğa doğru bakımaya devam etti,
yolcu
birkaç  adım  ileri gidip bir deneme yaptıysada yürümek mükün değil,sakin bir koy bu saatten sonra buralardan araba geçmesi  ihtimali çok düşük,
içinden birkaç dua okudu sonra indiği gıcırdıyan kapıdan minibüse geri bindi en azından kapalı mekan emniyetli ve güven içinde idi.
     Osman sessiz sedasız planının işlemesi için sabırla yolcunun endişelenmesini bekliyor,olacakları tahmin ettiği için sakin ve telaşsız,elinde zeytin çekirdeğinden yapılma ucuz muhabbetten aşırma tespıhi çekip dinleniyor,yolcuya amacına ulaşmak için son darbeyi indirecek ,
aracın motorunu stop ettirdi,lambaları kapattı zaten karanlık olan etraf büsbütün zifiri hale geldi,ağaçların arasından yıldızlar da görünmese  hiçbirşeyı göremez hale gelecekler,nabız artışı arttıkça içinden şöföre,madem belin ağırıyor ne diye araba kullanıp şöförlük yapıyorsun diyesi geldi ama Osman pazulu bir adam ,hemde bunun bir faydası da yok ,yuttu hiçbirşey demedi biraz daha bekledi ama sabahı burada yapmak hiç akıllıca değildi.
      ….şöför kardeşim sen tarif etsen ben arabanın lastiğini değiştirebilirmiyim.
Evet plan tutmuş tu Osman duymak istediğini duydu ama ,tadını çıkarması gerekir
……sen ne anlarsın lastik değiştirmekten,otur sabret sabaha çok yok.
Yok dediği aslında sekiz saaattı,yolcu biraz daha kaygılandı,öfkelendi,ağzına gelenleri yine yine yuttu
……..Anlamasamda sen tarif et burada boş boş bekleyınceye kadar en azından deneriz.
İstepnenin yerini tarif etti kaldıraç kirkoyu alacağı tahtadan yapılma  sandığın yerini  söyledi,istepne kolay alınan bagaj üstünde idi hepsini yere indirdi.
…….şu lambalar aç çalışmamı kolaylaştır
……olmaz lambalar açık kalırsa akü biter tamamen yolda kalırız, korkma gözün karankığa alışır ,el yordamı ile yaparsın.
Yolcu büsbütün sinirlerine hakim olamaz hale geldi ,elindeki bijon anahtarını ikinci eliylede kavradı
……senin
……hoop,ben sana yapamazsın dedim bana boşu boşuna kızıp kendini perişan etme
Yolcu elinde  sıktığı levyeyi  aşağı indirip,sağda solda gözüyle daha önce gördüğü kadarıyla yapmaya başladı,Osman zeytin çekirdeği tespihini çekmeye devan ediyor.
yolcu hayatında hiç lastik değiştirmemiş biri için imkansıza yakın bir şansı  denemeye  başlıyalı yarım saat olmuş stabilize yola oturmuş arabayı ancak  kaldırabilmişti,hemde karanlıkta bu büyük başarı elle kirkonun üst terek kısmını arabaya monteli yerine yerleştirmeyi  el yordamı ile yapmıştı,ama kaldırmadan bijonları gevşetmediği için tekrar indirmek zorunda kalmıştı,halbuki Osman bunları tarif edebilir işi kolay kılabilir di ama ne mümkün,tespih çekiyor.
        İndirdi bijonları biraz gevşetti  koldırıp lastiği söktüğü zaman kaleyi fetetmiş kumandan kadar kendiyle övündü mutlu oldu,söktüğü yere yedek lastiği takması  artık daha kolaydı  yaptı ama bu arada tam bir saat geçmişti. yağ ve pas içinde kalmış elleri ile terliyen yüzünü silerken bulaşan ları zaten hissetmiyordu ama siyahlar içinde kalmıştı
    Arabayı çalıştırdı lambaları yaktı ama osmandan tık yok tespihe devam
Yolcu teşekkür beklemekten zaten çoktan vazgeçmiş ,bir an önce yolculuğunu tamamlayıp osmandan kurtulmak istiyor aslında köyün girişine çok yakın dı iki küçük virajdan sonra geldiler  Osman yolcunun içinde bulunduğu sresin farkında idi daha fazla şaka nın tehlikeli olabileceğini düşünüp  gideceği yeri dahi sormadan kendi  evine gitmek için mahallesine doğru gidiyordu ,yolcunun konuşmasını  bekliyor,
üzerinden geçilmesi dikkat gerektıren  Ruslardan kalma kemer köprüden geçmek için duraklayıp arabayı birinci vitese attı aşağıda ğürültü ile akan  taşlara çarptığı yerlerde köpürmüş dereye doğru yarı açık penceresinden anlık kısa bir seyirden sonra köprünün üstüne çıktı  yolcu en arka koltuktan şöför un hemen arkasındaki koltuğa geldi ,
,,,,,,,,,,,,,,sen beni nerye götürüyorsun
,,,,,,,,,,,,,,ben seni bir yere götürmüyorum ben kendi evime gidiyorum
,,,,,,,,,,,,,,evin nerde
,,,,,,,,,,,,,tepebeş köyünde
             Peki dedi yolcu ,muhabbet kesildi,şimdi meraklanan topçu osmandı,kim bu adam.yirmi Dakka kadar bir sürede mahallesine kadar gelmişti ama yolcu hala arabada ve gideceği yeri ,evi söylemeden oturuyordu,
köy bitmiş,mahalleden ayrılmak için
arabayı evin önüne kadar getirebilmek için elleri ile yaptığı 
      Evine dönen  yola girip evin kapısına kadar geldiler,arabanın ışığını gören ev halkı her zamanki gibi dışarı çıkıp osmanı karşilıyacaklar dı
     Arabadan osmandan önce  gıcırdıyan kapıdan aşağı inen yolcuya  herkesi merak içinde bakıyordu ,tamımadıkları bir adamı evin giriş kapısının tepesinde yanan topuz lambanın aydınlatabildiği kadar incelediler .
Osman daha iniş seramonisini bitirmemişti,radyoyu kapatmak,açık pencereyi manüel kolla kaldırdıktan sonra geri inmesin diye camın kenarına tornavida sokulması nihayet vitese bırakılan arabanın yarım tutan el freninin çekilmesi ve ağır çekimle padişah edasıyla arabadan inmesi ve nihayat lastiğin altına takoz olsun diye taşın konması doğal olarak zaman almıştı.
      Yabancının  süratı simsiyah elleri yağ pas içinde ,ilk farkkettiklerinde  herkesin irkilmesiyle  daha sakin olması gerektiği ni anlıyan yolcu nekadar uzun sürerse sürsün evin sahibi şöförün inip onlara açıklama yapmasını bekledi.
Arabadan indi,birkaç adımla yolcunun yanına geldi yukardan aşağı göz ucuyla süzdükten sonra teker değiştirirken tam göremediği fiziğini yokladı ,şöyle bir kapışırsam alt edermiyım süzmesinden sonra ,
........burası benim evim,
.........İyiya bende senin evine geldim
.........Nasıl yani ,sen kimsin
Osmanın ailesi hayret ve endişe içinde,yağ pas içindeki adamla osmanın muhabbetini izliyordu
Yolcu tanımadığı halde evin hanımı olduğuna kanaat getirdiği kadına doğru dönerek,bu adam senin kocan mı diye sordu.
........Evet
........Ben çok acıktım evde yiyecek bir şey varmı.
.......Var tabi hemen bir şeyler hazırlarım,osmanla birlikte yersiniz
........Hayır osmanla  birlikte aynı sofraya oturmam,tek başıma yiyeceğim,
 
Herkes şaşakındı ,adam talimatmı veriyor,ricadamı bulunuyor belli değil,
Yol tarafından yarım metre yükseltilmiş taş dolma evin üç basamakla içeri giren kapısının önundeki sahanlık ta bulunan avluya hitap eden çeşmede elini ve yüzünü uzun uzun yıkadıktan sonra  ayakkabısını çıkaran yolcu  nun üzerindeki ütülü pantolonu  gömleği ceketi etrafta kolay kolay görülmiyen nazik davranış ve tavrı ile ev halkını şaşırtmaya devam ediyor ancak gizemini de devam ettiriyordu,
yakasında beliren M Kemal Atatür rözetini göreen evin büyük oğlu bu gizemli adamla ilgili bir kanaate varmiş olmasına rağmen babasının otoritesinden cekinerek dillendiremedi
Şark köşesi  le  şeklinde hazırlanmış sedirin reis köşesi ne kurulan Osman,yolcunun esiri olmuş sorduğu soruların hiçbirine cevap alamadığı için olacakları sabırla bekliyordu
Evin hanımı yuvarlak tepsinin içine koyduğu mısır ekmeği ve kuru fasülye li lahana  yemeğini ile oturdukları salona geldiğinde ,bu durumun osmanın her zaman yaptığı şakalardan biri olduğunu düşün dü isede  gelen kişinin görüntüsü bu kanaate varmasına engel olmuştu
Osmanı yanına istemiyen  yolcunun yemek geldikten sonta  teşekkür ile yemeğe başlaması ve bitirmesi arasında geçen yirmi dakkalık sürede hemen kimse birkaç fısıldamadan ote  konuşmamıştı nihayet üstüne oturduğu sarmaşıktan örme taburesini  sofradan geri çekip soluklandı, bardağındaki yarım kalmış suyu yudumladı ,gizemi açık etme zamanı gelmişti.
    Yenge hanım öncelikle beni bağışlayın  yaptıklarım için beni af edin,ben bu köye  yeni atanan bir öğretmenim köye gelmek için eşinizin arabasına bindim o da benim yabancı olduğumu anladı yolda lastik patladığında kendince benimle dalga geçip  karanlıkta lambayı bile açmadan hiç bilmediğim lastiğini bana değiştrttıı,ona bu keyfinin bedeli olduğunu göstermek için ders vermek istedim,şakanın bir ölçüsü olmalı bunu bilmesini istedim,dedi
    Osmanın en zayıf tarafı eşi idi o evin içişleri bakanı evlatlarının anası 
Suskunluğuna devam edip konuşmaları takip ediyordu
Öyle ise bu akşam bizde kal yarın okul lojmanına yerleşmenede biz yardım ederiz 
Sevinirim dedi
Bu teklifi kabul ettikten sonra osmanıda rahatlatmıştı ilk defa yaptığı eşek şakası ona dostluk olarak geri dönmüştü artık cocuklarının da öğretmeni olacak yolcu ile dost olmuşlardı