Uyanık kuş

Uyanık kuş

 Bütün kuş türleri  sebze  ve meyve tohumlarına bayılırlar,doğal yaşamın iç güdülerine kodlanmış olan bu davranışı veya beslenme biçimini uygulamada farklilık gösteren bazı kuşlar yemlerini secerken yemeden önce inceler etrafını kontrol eder sonra yemine ulaşıp yemeye çalışır.
   Karadenizde kendir yasaklanmadan önce hemen her tarlanın kenarına bir miktar ekilir,mart ayında mısır  tarlası hazırlanırken tarlaya sacılan tohumların içinde muhakkak bir önceki yıldan ayrılıp saklanan kendir tohumları tarlanın güneşi bol tarafına atılır ve mısır la birlikte aynı sürede aynı boyla ,büyür,köylüler bu  kendiri ip ihtiyaçlarını gidermek için yetiştirir,belli olgunluğa gelen kendir mısır hasadının yapılacağı zamana denk gelen günlerde kesilerek  sapından kabukları ayrılarak ustaları tarafından eğrilerek  ip yapılır,yapılan bu ipler  çok sağlam ve köylüler için kendi işlerini yürütmek adına olmazsa olmazdır,ineklerini bağlamak,sepetlerinin taşıma kolları,mısır saplarını anbarlara taşımak odun bağlayıp getirmek vs gibi hemen her işlerinde bunu kullanırlar,bir köylü için balta ne kadar önemli ise ip te o kadar önemlidir.
       Karadenizin bol yeşili ve ağacı, akan nehir ve tertemiz dereleri sadece insanlar için değil tüm canlılar ve hayvanlar için de çok cazip ve yaşanası bir dünya dır.özellikle kuşlar için ağustoz ve eylul ayından sonra başlıyan  göç karadenizin semalarında adeta türkü  söyliyerek uçan,her kuşun kendi sürüsüne ulaşma adına çıkardığı seslerin diğerine karışması ile meydana gelen koronun size sunduğu konserin tadı hiçbir sese benzemez,bakmanıza yada bilmenize gerek yok sabah gün doğumunda başlar akşam ğüneş batımına kadar  yaklaşık kırk ayrı kuş türünün seremonisi devam eder,onlar size sesi ile ulaşır,birkaç kendini bilmez avcı dışında hemen herkes bu hayvanlarla barışık yaşadığı için çok ürkekte değiller onları her renk her boy ve türden  yakınınızda görme şansınızda vardır.
    Sonbaharda bu kuşların arasında sesi  ile öne çıkan cennet kuşu varki kırmızı kafası narin vucuduyla görsel ve işitsel sunumundan daha uzun süre istifade etmek istiyen  özellikle çocukların yakından sevip besleme isteklerinden dolayı onları yakalayıp belli süre kafese almak için
 kendir bitkisinin tohumu bol dallarından uzun ince bir bağ yapılarak içinden geçirilen ince fındık dalının üzerine yarıklar açılıp monte edilen at kılından tuzaklar yapılır.
     Bu hint kenevirinin tohumunun kokusuna hiçbir kuş dayanamaz muhakkak gelip yemek ister,cennet küşları gelip tuzağın üzerine oturup yemeye başlarlar karnı doyup uçmaya kalkıştıklarında at kılı tuzağı ayaklarına dolanır ve yakalanırlar.
     Bir kuş varkı birkaç isimle bilinir ama ben ona uyanık kuş diyorum
     o asla tuzagın üzerine konmaz 
O gün güneş  çok güzel bir dünyaya doğmuştu  akşam yağan yağmurun bıraktığı toprak kokusu etraftan yayılan çiçek kokuları yeşilliğin durmadan ürettiği öksijenle yaşıyan tüm canlıların enerjisi yüksek bir güne başlamaları için fazlasıyla yeterliydi.
    Uyanık kuş kendi sürüsü ile  mısır ve nohut un yan yana ekilmiş tarlanın birinin üzerinde iki tur attıktan sonra indiler yağmurdan sonra ortaya çıkacak solucanlar için ideal bir zamandı  ,birinci tur avcı kuş ve insan tehlikesinin  olup olmadığına bakmak ikincisi yemlenme için  di ilk  aradıkları hint kenevirinin olup olmadığına bakmak tı o sırada geçen bir arabanın sesinden ürküp hiçbir yere konamadan  pas ettiler,içlerinden birinin gözüne takılan görüntüyü arkadaşlarına aktarınca hep birlikte tarif edilen yere pike yapıp indiler,yapraklarını dökmeye başlayan kızıl ağacın dallarındaki seyreklik hem etraflarını görmeye yarıyacak hemde avcılarına karşı saklanmalarını sağlıyacak şekilde uzun boylu bir ağaç tı ,hemen her kuşun  baktığı yön ve yer başka başka idi  sürünün birlikteliğinden maksat her kuşun ayrı ayrı vazifelendirilmesi ve sonuçta  hedefeleri olan göç menzillerine sağ salim ulaşma nın yolu yöntemi bu idi.
       Köyün zekisi ağabeylerinden öğrendiği şekilde hazirladığı tuzak için lazım olan ve sadece atlarda bulunan sert ve kalın  tuzak kılına çok zor ulaşmıştı,karadenizde yollar ve yerlerin engebeli oluşundan dolayı  at ve eşek pek az olur,denizden kum ve çakıl ı yol kenarına çıkarmak için şehir dışından gelmiş bir aileden rica minnet aldığı kıllarla beş tane ayrı ayrı tuzak hazırlamış birini yedek sakladıktan sonra dördünü kuşların göç yoluna uygun  kolay inip çıkabileceği dalları dık bir gürgen ağacının en üst tepesine cennet küşlarını yakalamak için koymuştu  oyundan ve anne babasının ona verdiği ufak tefek işlerden arta kalan zamanlarda kontrol ediyor eger tuzağa yakalanan varsa kafese koymak üzere heyecanla bekliyordu.
      Onun derdi  birkaç tane cennet kuşu  yakalayıp kafeste besleyerek hem onların güzelliklerini yakından seyretmek hemde  onların  doyumsuz sesleri ile olan muhabbetlerini  evde ve gece gündüz dinlemekti,
       işini bitirmiş tuzağını görebileceği bir yer belirleyip oturnuştu,arkadaşlarının onca birlikte top oynama israrını geri cevirmesinin karşılığını almak istiyordu ama etrafta gözükmiyen cennet kuşları na inat  onlarca belkide  yüzlerce değişik diğer kuşlar etrafta cirit atıyordu,içinden bunlar nerdeki diye düşünüp hayıflanırken kızıl ağacın dalları arasına tünemiş uyanık küşları fark etti ,büyüklerinin daha önce anlattıklarından dolayı bu kuşların davranışlarını hep merak eder durur du , beklide şimdi anlatılanları görme zamanı gelmişti.
       köyün girişinde bulunan marangoz dükkanının ahşap pencere yaparken cam yeri açarken çıkan ve odun diye attıkları ince çıtaları izin aldıktan sonra toplıyarak eve getirmiş ince cam çivisi ile alt ve üst tabla tahtalarına çakarak yaptığı,kafesin kapısı iki çıta arasına konulmuş  telden menteşesi ile bağlı kapının kilidinide de elektrik kablosundan yapmıştı.
       Uysanık kuşlar artık ya ucacak yada kondukları yerden inip tarladan bulduklarını toplıyacaklar,etraftan gelen kendir kokusu, onları uçmak yerine kondukları yerden kokunun olduğu yere doğru  yönlerdirdi,dort tane at kılından yapılma tuzağı görünce üzerine konmaktan vazgeçip yerdeki  kalın çayırların tohumlarını toplamaya  taze yağan yağmurun ortaya çıkardığı solucanlarla beslenmeye başladılar,içlerinden üç tanesi  gelen kokunun cazibesine daha fazla dayanamayıp yerden  yükarı  hint kenevirinin üzerine doğru ucarak etrafında dolanmaya başladı ,durumun farkında olan tercubeli uyanık kuşların yaptığı ikaz  birinde  işe yaramış olmalı ki çağrıldığı yere gidip tehlikeden uzaklaştı diğerlerinde işe  yaramamış  hedefe kitlenmişti,
     Önce üzerinde uçup aradığı tohumun birine ayaklarını hiç değdirmeden indi ve kopardığını alıp yedi,diğeri üzerinde uçtuğu  yemin altına gizlenmiş at kılını göre göre inip bir tohum almaya cesaret edememiş ti ama arkadaşının başarısı onu tahrık etti ,hedefini değiştirip az ilerdeki yeme baktığında yine birkaç at kılını gördü ama daha seyrek ve aralarındaki boşluk bana yeter ordan birkaç tohum koparır yerim diye düşündü,düşündüğü gibi yapıp kopardığı iki tohumdan sonra aşağı inip arkadaşlarına öyle anlatıldığı kadar tehlikeli bir durum yok benim yaptığımı yaparsanız sizinde karnınızı o güzelliklerle doldurmanız mümkündür dedi,
aralarında daha önce tereddüt gösterenlerden biri daha fazla dayanamadı  hızlıca bulunduğu yerden kalkıp önce bir mısır sapının kenarına tutunup etrafına  baktı sonra direk hedefine doğru uçarak kokusuna hayran olduğu tuzaklı yemin üzerinde bir turla almak üzere kafasını yeme uzattığı anda at kılına dolandı ,önce durumu anlıyamadı ayakları ile tuzağın üzerine değmiş tı heyecanlanıp korkuya kapılmasa yaşama şansı var,ama anlatılmışlar aklına gelince birden ve hızla kanatlarını açıp cıpmaya başlayınca nekadar dayanıklı olduğunu tahmin bile edemeyeceği at kılı onu dahada sıkıştırıp nefes alamaz hale soktu.
    Zeki karşıdan izlediği durumun farkına varınca hızla yerinden fırlayıp sık dalları olan bu gürgen ağacına birkaç hamle ile  gelmişti bile,küşü eline aldı ve ilk yaptığı iş at kılını tuzağa bağlı bulunduğu yerden koparıp kuşu kurtarmak oldu.
     Kalbinin atışı avuçlarının içinde belli oluyordu uyanık kuş sevinç le korku arasında duygu karmaşası içinde idi bu kurtuluşmu yoksa esaretmi,yoksa  av mı olmuştu, evet ölümden donmüştü ama şimdi bu çocuğun ne yapacağını da bilmediği  için korkusu daha derinleşiyordu,boynundaki at kılının bıraktığı acı ikinci dereceye düşmüştü, bunlar olurken arkadaşlarının tamamı  da oradan çoktan uzaklaşmış tüm sürü olarak ağaçların ve evlerin üzerinden karşı köyün tepelerine kadar uçmuşlardı.
    Zekinin derdinin  uyanık kuş değil cennet kuşları olduğu nu nerden bilsin ,başına gelebilecek en kötüsünden bir öncesi ile karşı karşıya iken fazlasını düşünmek  mümkün değildi,ara sıra ayaklarıyla avuç içinde durumu zorlayıp kaçma provası yaptı ise de içinde bulunduğu avuç öylesine güçlü idi ki  başaramadı,
    Zeki onu sadece kurtarmak üzere gelmişti,kafese koymak istese tuzağın yanına  koluna asacağı delikli cuvalı getirecek kuşu onunla indirecekti , ama sonuçta çocuk ,çocuktur eline aldığı kuşla oynamak onu sevmek  arkadaşlarına gösterip bir anlamda başarısı nı paylaşmak istiyordu ama kuşun korkusunu da hissediyor içinden biraz da kendisini onun yerine koyup acıyordu ,minicik gözleri ile bakıştıklarında adeta kuşun yalvarışını hıssediyordu.,bir elinde kuş diğer eli ile dalların arasında aşağı doğru hamle yapınca anladıki tek elle aşağı inemiyecek , ağacın yüksekliği ve bulunduğu yer tehlike li sayılabilecek konumda idi kuşu indirme hevesi aşağı düşmesine sebep olabilirdi  yapması gerekeni yaptı, kuşun minicik gözlerine bir daha baktı daha fazla düşünmeden kafasını dudaklarına değdirerek sevgiyle öptü,birdaha öptükten sonra avuçlarını açtı ,özgürlüğe tekrar kavuşan uyanık kuşun arkasından gözünden uzaklaştığı yere kadar takip etti  ve şöyle bir ses duyuldu dudaklarından,unutma 
dedem derdiki 
Uyanık kuş kafadan yakalanır.sakın birdaha aynı şeyi yapma.