daum sendromlu veli

daum sendromlu veli

Onun yaşadığı yıllarda ülkede daum sendromlu cocuklar için okullar yoktu,
belli bir yaşa kadar zaten kimsenin durumdan da haberi olmadığı için yıllar ilkokula kadar geldiğinde anlaşılan durumu kabüllenmek, özellikle ailesi için çok zor olmuştu, herşey anlaşıldıktan sonra kadere razı gelip evlatlarını cıvcivini saran tavuk gibi  her an yanında taşımaya başlamışlardı
Artık okul yaşına gelmişler yaşıtlarının anne babaları okul için gerekli araç gereçler ve kıyafetler almışlar ama veli için herhangi bir aişveriş yapılmamış diğer ailelerde yaşanan heyecan yaşanmamış,hayat dünkünün aynıyla devam etmişti,Veli herşeye rağmen yaşıtlarının bu heyecanına anlam veremesede görüyor,kendisinin dahil edilmediği bişeylerın olduğunu göörüyordu.
    Birkaç gün ancak geçmişti o anlam veremediği hareketliliğe katılmak istediğinde izin verilmeyınce anlamıştıki,onlarla birlikte olmasına müsaade edilmiyecek onlardan ayrı kalacaktı,hırcınlaşıp kendini yerlere attıysada  işe yaramadı,komşu kadınların da yardımıyla veliyi kucaklayıp evin içine aldılar,gözyaşı dokmeden ağlama faslını bitirinceye kadar evdeki kadınların konuşmaları ve annesine teskin edici muhabbetler devam etti,belliki sonuç değişmiyecek, bekliyerek şansını yarına bırakacaktı,öyle oldu fakat ne yarın nede öbür gün sonuç değişmeyecekti ve değişmedi.
    Veli arkadaşlarının  okula her gidişlerinde hırcınlaşıp isyan ettiysede,derdini anlatacak dili olmadığı için içine atarak akşamı, arkadaşlarının geliş saatını  beklerdi,okulun karşısına düşen evlerinden dalgın bakışlarla uzun uzun seyretmesi ne  bazıları anlam veremesede annesi çok iyi biliyorduki,oyun ve arkadaşlığını yaşıyacağı okula gidemeyişinin kahrının filmini çekiyordu.
   Arkadaşlarının orta okula başladığı güne kadar olan serüvende bu durum hiç değişmedi,okula hazırlanma faslına ayni saatte  emsalleri ile başlar onlar gibi elini yüzünü yıkar sanki onlarla birlikte gidecekmiş gibi tüm yeni kıyafetlerini giyer gidişine izin verilmiyeceği ni bildiği için kapıya hiç yönelmeden pencereye  çıkardı.annesinin yaşadığı acıyı bilmesede onun gizli gizli döktüğü gözyaşlarınında farkında idi,hem izin verilmeyıp hemde gözyaşı dökmenin ne demek olduğunu anlayamasada yüreğinin derinliğinde bir karşılık bulmuş olmalıki babasının  kucakladığında sakinleşirken,sanki ben sizi üzmem der gibi davranırdı.
    Yıllar hayattan daha insafsız bir hizla ilerlemiş arkadaşları orta okullu olmuşlardı artık mahallenın dışında bir yere eğitim görmeye gidiyorlardı,onu çoktan unutmuş kendi alemlerinde oyun ve eğitim içinde evlerine geliş gidişlerinde görmeleri dışında artık kimse Veliden haberdar olmasada,Veli hiç ara vermeden onların geliş gidişlerini de takibe almış evin içinde geçireceği zaman ve sabah akşam olmak üzere pencerenin önündeki zamanı da eski arkadaşlarının saatlerine göre ayarlmış gibi biyolojik saatı ile takip ediyordu.
    Artık evden kaçmıyacağı kanaati  ile anne babası da eskisi kadar Veliyi sıkmıyor onun oyun alanını biraz daha geniş tutabilmek için  evin önündeki sokağa çıkmasına da izin veriyorlardı,sokakta her esnaf hatta çopçüler ile zabıtalar bile veliyi tanıyor onunla selamlaşmadan gitmıyor,esnaf ise onu kendi dükkanına almak onunla sohbet için adeta yarışıyorlardı,bakkalı,manavı,terzisi,kasabı,eczaneci herkesin veliye nedensiz bir muhabbeti vardı,bu durum öncelikle anne babasını rahatlatmıştı,artık veli her esnafın dükkanında her an fahri tezgahtarlık yapar hale gelmiş,onu gören müşteri onunla birkaç kelam etmek halını hatırını sormak için dükkana girer alişverişini yapar dı, Veli esnaf için bereketin adı olmuştu işte bu yüzden adı na yakışır biri gibi davranılıyordu.
    Veli sadece mahallenin değil mahalleye dışardan gelenlerin de ilgi odağı idi şöhreti komşu sokaklara kadar gitmiş olmalı ki
karşı caddede hızlı akan trafikte başına olumsuz bişey gelmemesi için herkes adeta her an veliyi kollar gibiydi,bu durumdan birhaylı geç haberdar olan mahalle camisinin imamı bir cuma namazı vaazında Veliden bahsederken onun nezdinde daum sendromlu çocukların zorlukları ile mucadele eden anne babanın ikinci dünyalarının cennet olacağını söylemiş,ancak diye ilave ettiği konuşmasında bugünden görüyorumki bu dünyada da  Veli bizim mahallemizin kardeşliğini,birliğini sağlar biri haline gelmiş,Allah ondan razı olsun,herkes  babasının bulunduğu tarafa bakmadan huşu içinde amin demişti.
    Veli sokaklarda özgür dolaşıp bir iki kelime ile anlaştığı komşuları ile kendini meşgul etmeye başlıyalı artık eskisi kadar pencerede donuk donuk ileriye doğru bakmaz olmuştu,daha mutlu,daha uyumlu,sessiz,efendi biri haline gelmiş ti,giriş çıkış saatlerine dikkat etselerde anne babası çok fazla karışmamaya başlamış tı,komşu esnafın öğlen yemeklerinde birlikte oldukları için beslenme derdi de kalmamıştı.
    Veli bu özgürlük içinde artık iki sokak altında hızlı akan trafiğin bulunduğu  caddeye kadar iniyor bazen kırmızı ışıkta kalabalığın arasına karışıp bir karşıya bir beriye gidip geliyor kendi alemini yaşıyor du ,
neden sonra burya bir dilenci dadandı,
aslında sağlam bedenli biri idi ama belliki dilenmek bedensel değil beyinsel bir durum du , Veliyi bu kırmızı işıkta kalabalıkla geliş gidişlerini takip ediyor,içinden kim bu deli, sahibi yokmu acaba diye düşünüyor durmadanda işini yapmaya devam ediyordu.
     Veli o gün  de alışık olduğu üzere birkaç  esnafı dolaşmış bir zaman  sonrada sıkılıp caddeye inmişti birkaç kere insanlarla birlikte arabaların kırmızı ışıkta durmalarından sonra karşıya gidip geldi,dilencının bulunduğu tarafta aralarında bir iki metrelik bir mesafede dinlenmek için bordur taşının üstüne oturdu,sağa sola bakarak seyrettiği insanlar onuda dilenci sanarak para vermeye başladılar,bu harekete komşuları olan esnaflarda alışık olan veli sonunda parayı birine vermesi gerektiğini öğrenmiş biri idi ancak bu sefer durum başka ,niye para veriyorlar anlıyamadan topladığı para yandaki dilenciden birhaylı fazla olmuştu,yerden kalktığında dilencinin ,oh be gidiyor kurtardım bu rakipten diyecekti ki veli kendisine doğru eğilip bütün paraları dilencinin kucağına bıraktı.
    Dolmuşçuların kırmızı ışıkta beklerken tesadüfen yakaladıkları bu görüntüyü kabüllenmeleri mümkün değildi,caddenin ortasında el frenini çekip dilenciyi azarladılar, tam ver garibin parasını,diyeceklerdi ,ama yanlarına yine el frenini çeken taksici onları ikaz etti,bu gördüğünüz adam dilenmez ,ondan dilenci olmaz,o bizim mahallenin velisi dir,o bizim velimizdir,o dilencilerin de velisi dir,onun dünya malıyla,parasıyla işi olmaz,bırakın para bizim gibi dilencilerde kalsın....herkesin sözünün bittiği yede idiler,kimse konuşamadı,
     Veli bu olanlarla hiç ilgilenmedi,mesaisini bitirmiş memur gibi evine gtti