pişmiş tavuğun başına gelenler
Tavukların da şanslısı şansızı olur
Kendisine sosyete diyen bana göre sıradan olan sarı saçlının herkesten farklı olduğunu anlatması için,kendine köpek kedi yerine kuşun büyüğü zannettiği tavuk almıştı,cıvciv sayılacak boyda olması ona sempatik gelmiş olmalı ki,onu sağa sola taşımak yanında bulundurmak için süslü puslu bir kafes aldı.
Piyasada tavuklar için tasarlanmış bir kafes bulunmadığı için mecburen,neye benzediği belli olmıyan kedi kırması köpekler in taşınmasına yarıyan kafesi almış tavuğu onun içine koymuştu.
Öntarafında dikey ızgaraların bulunması,tutamağının taşımadaki kolaylığı,özellikle pembe oluşu onu almaya ikna olması için yeterli gelmiş olmalı ki satıcısıyla hiç pazarlık etmeden almıştı,daha evine gelmeden arabasında tavuk pisliğinın kokusunu almıştı ama kendini ikna etmek için bu her hayvanda olur bundada olacaktır düşüncesi öne çıkarmıştı.
İlk sosyalleşme alanına gidişinde beklediğinden çok ilgi görmüş olmasından olacak seçiminin ve tercihinin doğruluğuna kanaat getirmişti,hemen herkesin ilgisi nın yanında tanıyan tanımıyan herkes kafesın yanına gelip bili bili ediyor o da sağa sola biraz mağrur ve kibirle tebessümler dağıtıyor ilgilenmiyor gibi yaptığı zamanlarda bile yan gözlerle ilgilenen insanların ilgisinin devamını bekliyordu.
İlk gün oluşundan mı bilinmez evdede çok fazla kokusundan rahatsız olan olmadı,ikazlarıda dikkate almayınca ertesi günün aydınlığına kadar evin salonunu mesken edinen tavuk kendince esaretini unutmuş olmalı ki huzursuzluk yapmadı.
Bir gün sonra eve gelen ev halkının komşuları evin içindeki ağır ve pis kokunun nedenini anlamış olmaları gerekki hemen pencereleri açıp ev halkına bu işte bir yanlışlığın olduğunu anlatmaya çalıştılarsa da tavuğun sahibi sarışın itiraz edip bu işin çözümünün kafesi balkona çıkarmak kadar kolay olacağını söyliyerek etraftakilerin olaya engel olmalarını önlemiş oldu.
İlgili durum ilk günkü gibi olmaktan çıkalı epey olmuştu ama itici durum başlıyalı artık tahammülünü bitirmiş olmalı ki bu arada da bol beslenme ve ilginin getirdiği kilo almalardan olacak tam bir tavuk haline gelmişti.
Tavuk fabrikaları nasıl yirmi günde hayvanları yenecek hale getirdiklerini de anlamıştı,nekedar sosyal meselerle ilgilenmiyorsa da elinde yetişen tavuğun dersi ni cebine koymuş hatta bilgiçi bile oluvermişti.
Tavukla ilgili birkaç kulaktan dolma bilgileri ilave edip,ben tavuğun bütün gelişim süreçlerini bilirim bizzat büyütüp gözlemledim,elbette ben inandırıcı olacağım derken bile baytarların bile henüz bilgisine ulaşamadıkları tavuğun anatomisini anlatarak entellektüelliğini ispatlamaya çalışıyordu.
Tavuk anlamaz bu işlerden,o verilen yeme bakar,tabi birde en büyük derdi bulunduğu kafesten cıkmaktı,sahibinin derdiyle hiçbir ortak noktaları yokken onu düşünmesi mümkün değil,yemeye devamla semizlenmiş,büyümüş bir tavuk.
Sarısaçlı, sıkıldı tabi şimdi başka yenilikler yapmalı,eleştirilere direnip kendisini ispatlamış,egosunu besleyip,kişiliğini tamamlamış,bilgileri cebine koyup entellektüelliği yakalamış,e bir tavuktan başka ne beklenir yetmezmi,evet hayvanların etinden sütünden tüyünden derler de bu tavuğun bu taraflarıyla ilgilenecek değilya o işi zaten yapan yapıyor,sarı saçlı o değildi.
Bu tavuk ne olacak,kesmek vahşilik, kafeste daha fazla beklemek ve büyütmek olmaz, her işin bir sonu var ,ne yapmalı derken etraftan bir yardım alalım diye yola çıktığında hemen her işlerinde yardımcı denen birinden yardım aldı,tavuğu kafesi ile birlikte ona verecek ama sounu sarışına söylemiyecekti,iyi bir pazarlık oldu,yardımcı bedava bir kafes ve tavuğa sahip olmuş sarışın bu işten kurtarmıştı.
ya tavuk
o bunlardan yine haberar değil,aldığı yemden başkası onu ilgilendirmiyor.
yardımcı yaşamının birçok bölümünde tavuklarla muhatap olmuşluğu vardı ama kafeste değil kümeste,buna günenerek evlerinin bahçeye bakan bölümünde kafesin ağzını açıp otlaması için serbes bırakıp günlük işlerine geri döndü,bir süre açıkta kaldıktan sonra akşam kafesine koymayı düşünmüştü.
Tavuk kafesinden çıktığında ne yapacağını şaşırmış olarak ancak birkaç adım atabildi,kuluçkaya yatar gibi yere yapışık bir süre bekledikten sonra bir horoz ötüşüyle yerinden fırlayıp o sese doğru yürümeye başladı unuttuğu yürümeyi yeniden kazandıran horozun birkere daha ötmesini beklerken tek ayak üzerinde kalmıştı ,kendiside şaşkın,horozun ikinci ötüşüyle anladıki komşu duvarın arkasından geliyor,yüksek bir duvar hayatında hiç uçmıyan bir tavuk için aşılması mümkün olmıyan bir engel olmasına rağmen,hiç düşünmeden havalanıp duvarın üzerine kondu,horozun sahibi,daha önce haberdar olmadığı komşunun tavuğunu görünce çok şaşırdı ama horozunun ayağına gelmiş kısmeti tepmek istememiş olmalıki olanları seyrederek sürecin yaşanmasına seyircı kaldı.
Akşam olunca yardımcı kafesi koyduğu yerde tavuğu bulamayınca,şaşırdı ancak etrafta olmayınca kaçmıştır düşüncesi ile üstüne düşmedi,ancak ikinci günün sabahı ,komşu elinde tavukla gelince kaybına kavuşmuş oldu.
Yardımcı karısına akşam tavuk ziyafeti olacağını söylediğinde,tavuk alma onların tavuk olmadığını söylüyorlar,hep antibiyotik veriyorlarmış,ben başka bişey pişiririm demişti,yardımcı karısını ikna etmek için veya cevap vermek için mi bilinmez hemen karşı tezini ortaya atarak,canım ona bakarsan kuru fasülyeninde ge de o sunu değiştirmişler dedi,e biz hep yiyoruz,tamam işte bu akşam tavuk yiyelim.
Tavuk yine de habersiz,ge de o bilmez ,kendisiyle neyın kıyaslandığını bilmediği gibi akibetini de bilmiyor
yardımcı uzatmadan tavuğu kesip temizledikten sonra karısına pişirmesi için verdi,ev halkı ile yanında yapılan pilav ile afiyetle yediler tüm aile doydu ,çay faslına geçince tavuk kesilmeden önceki muhabbet geri geldi,bu tavuk senin dediğin gibi değildi,lezzeti de başka idi fark ettinmi diyen adama karısı niye diye cevap verince yardımcı devamla,bu tavuk kafeste büyüdü,mamaların yanında tabii yemeklerle beslendi yani bakımlı tavuktu,neyse ne yedik doyduk lhamdulillah diyen karısının artık bu muhabbeti bitirmek istiyen karısının yakasını bırakıp uzandı.
Tavuk kesildikten sonra başına gelecekleri bilse kesilmeye hiç itiraz etmiyeceği kesin ,önce tüylerini yolduklarını,sonra kaynar suda pişirdiklerini,sonrada parça parça edip sofraya geldiğini görmek istemiyeceğinden olmalı insanların çile çekenlerine deyim mirası birakmış olmalı